TUNCA ÖĞRETEN
@tuncaogreten | tuncao@gmail.com
Çözüm sürecini başlatırken, “Bu yola, analar ağlamasın diye çıktık” diyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve “Kadının yüzü gülüyorsa o ülke mutludur” sözlerinin sahibi Başbakan Davutoğlu’na, bir ananın haykırışı bu: “Oğlumun cenazesini bana verin, bari bayramlarda ziyaret edebileyim.”
Suriye’nin kuzeyinde, PYD’nin denetimindeki Rojava bölgesinde 21 Eylül’de IŞİD’le çatışmada hayatını kaybeden Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) eski MYK üyesi Aziz Güler’in cenazesinin geçişine hala izin verilmiyor.
Her yolu deneyen aile, Change.org’da bir imza kampanyası başlattı. Yarın öğlen saatlerinde de Meclis önünde düzenleyeceği bir basın toplantısıyla, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) gitmeden önce Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuruda bulunacağını açıklayacak.
Çok tanıdık bir anne
Ankara’ya doğru yola çıkmadan önce Aziz’in annesi Elif Güler’i, evlerinde ziyaret ettik.
Aziz’in nasıl bir çocuk olduğunu, ölüm haberinden sonra yaşadıklarını, Ankara’nın talimatıyla oğlunun cenazesinin verilmemesi üzerine hissettiklerini Diken’e anlattı Elif Güler.
Beşiktaş’taki evlerinden içeriye adımımızı attığımızda onu, Hz. Fatıma’nın elinin asılı olduğu duvarın dibinde çökmüş halde gördük. O, bu ülkenin yani Kasımpaşa’nın, Konya’nın ya da Kadıköy’ün alelade sokağındaki annelerden biriydi. Hepimize çok tanıdıktı.
Bir hafta önce oğlunun ölüm haberini aldığında yıkılan Elif Güler, ‘Ankara’dan’ bir türlü izin çıkmaması nedeniyle oğlunun cenazesine de kavuşamıyordu. Ve bu durum onu enkaza çevirmişti.
‘Belki yürekleri cız eder’
Bizi görür görmez; “Yaz oğlum, yaz. Cumhurbaşkanı ve Başbakan, Aziz’im hakkında yazılanları okumuyor belli ki. Benim sözlerimi yaz da belki Emine Erdoğan ile Sare Davutoğlu okur. Onlar da ana. Belki yürekleri cız eder de akşam eşlerine rica ederler; Aziz’imi getirmeleri için” dedi.
Elif Güler’in tek isteği, oğlunun İstanbul’da toprağa verilmesi. “Sevdikleri, arkadaşları son bir kez görsün Aziz’imi. Ben de bayramlarda ziyaretine giderim hem…” dedi acılı anne ve başladı Aziz’i, küçüklüğünden itibaren anlatmaya…
‘Aziz’im çok duyarlıydı’
“Aziz çok iyi huylu bir çocuktu. Bir kez bile ‘Oğlum ders çalış’ dediğimi hatırlamıyorum. Hep çok okur, çok çalışırdı. Hiç üzmedi beni. Üniversite için İstanbul’a gelen, durumu iyi olmayan çocukları kapar eve getirir, ‘Anne arkadaşım bir süre bizde kalsın mı’ diye sorardı. Hiçbir zaman ‘Hayır’ demedim çünkü ben de çocuklarımı çok zor şartlarda okuttum. O çocuklar bir süre bizde kalır, sonra da Aziz bir yolunu bulur; onları ya yurda ya da başka bir öğrenci evine yerleştirirdi.”

Fotoğraflar: Tunca Öğreten.
Aziz’in, Gabriel Garcia Marquez’in ‘Yüz Yıllık Yalnızlık’ romanının durduğu kitaplığın önünde konuşuyordu Elif Güler: “Başkalarının, tanımadıklarının dertlerini kendine dert edinirdi Aziz. Van’da deprem olduğunda yerinde duramamıştı. ‘Afrika’da çocuklar açlıktan ölüyor anne. Allah neden onlara yardım etmiyor’ diye haykırmıştı bir akşam izlediğimiz belgesel sonrası. IŞİD belası ortaya çıktığında da ‘İnsanların kafalarını kesiyorlar anne. Sessiz mi kalacağız’ diye kızmıştı bana, ‘elimizden ne gelir oğlum’ dediğimde. Çok duyarlıydı Aziz.”
‘Keşke gitmeseydi’
“Yani Aziz Rojava’ya gitmese olmazdı öyle mi” diye sorduğumuzdaysa Marquez’in, Yüz Yıllık Yalnızlık’taki “Birisi, kabuk tutmuş yaralarımızı okşamaya başladığında, cırt diye açılıveriyor ve oluk oluk kanama başlıyor yeniden…” sözleri ete kemiğe bürünüverdi.
Güler ağlayarak, “Evet, olmazdı. Ama keşke gitmeseydi. Şimdi şu yatakta oturuyor ve bana eskisi gibi bağlama çalıyor olsaydı. Gözlerim, melek olup gittiği için değil de sesinin güzelliğinden dolsaydı keşke.”
‘Beni artık bekleme’
Aziz Rojava’ya giderken ne ailesine, ne de sevgilisine haber vermiş. Ailesi onu hep İzmir’de yaşıyor olarak biliyormuş. En son sevgilisine “Beni artık bekleme” yazılı bir not göndermiş Aziz. “Kim bilir, belki de öleceğini hissetti Aziz’im” dedi annesi, evladının, eskiden yattığı yatağının üzerinde duran fotoğraflarını okşarken.
Erdoğan’ın, Rojava’daki direnişe katılanları IŞİD ile bir tuttuğunu ve onlar için ‘terörist’ dediğini hatırlattığımız Güler, öfkeyle konuştu: “Onun nezdinde herkes terörist zaten. Siz gazeteciler bile. Hatırlasana Berkin Elvan’ın annesine neler yaşattılar. Ben Erdoğan’ın fikirlerini değiştirebileceğini düşünmüyorum. O yüzden eşi Emine hanıma sesleniyorum zaten. Oğlumun cenazesini versinler bana.”
96 yaşındaki yazar Vedat Türkali’den Aziz Güler’in cenazesinin verilmesi için mesaj
Aziz Güler’in cenazesi için ikinci kez ret: ‘Ankara izin vermiyor’
Bakanlara bu kez Twitter’dan: Rojava’da yaşamını yitiren Aziz Güler’in cenazesini verin
Rojava’da yaşamını yitiren Aziz Güler’in ailesinden bakanlara: Oğlumuzu bize verin