Bağımlılığa ve Sigaraya Hayır Derneği Başkanı akademisyen Orhan Kural’ın Cem Yılmaz’ın son filmi ‘Pek Yakında’ya suç duyurusunda bulunmasının ardından, Yeşilay Derneği ‘destekli’ bir başka akademisyen de Kültür ve ve Turizm Bakanlıgı’nı göreve davet eden bir ‘eleştiri metni’ yazdı.
Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi’nde görevli Doç. Dr. Süleyman Doğan’ın yazısını Twitter’dan Yeşilay Derneği Başkanı Muharrem Balcı duyurdu. Balcı, yazıyı kendi internet sitesinden yayınladı.
Yakın zamana kadar Milat Gazetesi’nde de yazan Doğan, filmde ‘adeta gizli ve aşikâr sığara ve içki reklamı yapıldığını, sigara ve içkinin özendirildiğini, ayrıca insanlara zararı ispatlanmış kola, pepsi gibi içeceklerin de doğrudan reklamının yapıldığını’ belirttikten sonra şöyle yazdı: “Toplumu ifsat etmek için yapılmış bir film” diye yazdı (İfsat etmek: düzeni bozmak, kargaşa çıkarmak).
‘Kötülerin isminin İzzetin ve Beşir olması tesadüfi değil’
Doğan’ın ‘eleştiri’ yazısında en dikkat çekici noktalardan biri filkedik kötü karakterlerin isimlerinin olumsuz bir algı yaratmak için özellikle seçildiğini iddia etmesi.
Doğan, buradaki niyetin ne olabileceğiyle ilgili ipuçları vermese de şunları yazdı: “İzzetin ve Beşir korsanbaşı olarak gösteriliyor. Başrollerdeki isimler ise Arzu, Zafer. Bu isimlendirmeler tesadüfî değildir. İnsanların hafızalarında pozitif çağrışım yapan ve olumlu algı oluşturan isimler bu filmlerle olumsuz bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. “Şaban” isim karakterinde olduğu gibi.”
‘Senaryo sığ, film berbat’
Doğan, filmle ilgili eleştirilerini reklam yapıldığı, gençlere kötü alışkanlıklar aşılandığı ve toplum düzeninin bozulmaya çalışıldığıyla sınırlamadı; film eleştirmenliğine de soyundu: “Cem Yılmaz, seyirciye zarafeti, sanatı ve komediyi öğreteceği yerde, küfürü, adiliği, pespayeliği öğretiyor. Filmi izledim ve tamamen berbat bir film. Komedi desen komedi değil, dram desen dram değil. Senaryo çok sığ ve basit!”
‘Kıldan, tüyden bir film’
‘Pek Yakında’nın felsefi bir yönünün olmadığını, herhangi bir ufuk sunmadığı için ahlaki yönden de kötü bir örnek olduğunu’ yazan Doğan, şöyle devam etti: “Gülmek için gittiğinizi sanırsınız ancak moraliniz bozulmuş olarak sinemadan çıkarsınız. Filmde komediden çok iğrençlik var. Film midir, nedir hiç bir şeye benzemeyen kıldan, tüyden bir film. Gerçek komedi filmi küfürsüz güldürebilen filmdir. Çok izleyicinin seyretmesi demek filmin başarılı olduğunu göstermez.”
Seyirciyi de eleştirdi, Cem Yılmaz’ı nefretle kınadı
Doğan, seyirciyi eleştirmeyi de ihmal etmedi: “Evet seyircinin görevi gülmek. Bu göreve riayet eden hemen hemen herkes gülme moduna giriyor. Bu göreve riayet edenler de filmin ne anlama geldiğini bile bilmiyor.”
Sinemanın bir ‘eğitim aracı’ olduğunu düşündüğünü belirten Doğan, filmin birçok açıdan yoksun olduğunu belirterek, Cem Yılmaz’ı da ‘nefretle kınadı.’
Doğan, Kültür Bakanlığı’nın içeriği küfür dolu bu filme nasıl izin verdiğini merak ettiğini söylerken, yazısını da şöyle noktaladı: “Netice-i kelâm; hayatımda bu kadar berbat, bu kadar boş ve bu kadar kepaze bir film olamaz. Kimsenin izlemesini de asla tavsiye etmiyorum. Ayrıca Kültür Bakanlığı’nı da göreve davet ediyorum.”