Zabıta, polis ve özel güvenlikçilerin son günlerde karıştığı şiddet olayları Sabah yazarı Haşmet Babaoğlu’na ‘Arap Baharı’nı hatırlattı.
Babaoğlu, ‘Zabıtalar, güvenlikçiler… Siz de biraz sakin!’ başlıklı yazısında, Tunus’ta 17 Aralık 2011 günü meyve sattığı tezgaha polis tarafından el konulmasının ardından hükümet binasının önünde kendisini ateşe veren üniversite mezunu işsiz Muhammed Buazizi’nin bu protestosunun ‘Arap Baharı’nın kıvılcımını yaktığını anlattı.
‘Toplumsal hoşnutsuzluğu arttırma teknikleri’
“Bin Ali ve lanetli rejimi elbette umurumda değil’ diyen Sabah yazarı, ‘Buazizi’nin başına gelenlerin yabancı istihbarat örgütlerinin aylar süren çalışmalarının bir sonucu olduğu’ tezini köşesine taşıdı: “Toplumsal hoşnutsuzluğu arttırma teknikleri deniyor bunlara. Zaten dosyalar on, on beş yıl sonra açıldığında Arap Baharı’nı şöyle veya böyle savunanların mahcup olacağını söyleyen çok. Şimdi bunları yazarken… İster istemez dönemin Fransa Dışişleri Bakanı Alliot-Marie’nin Tunus Devlet Başkanı Bin Ali’yi arayıp dedikleri aklıma geliyor: ‘Amerikalılar inisiyatifi ele aldılar. Gelişmelerden bizi de çok zamandır haberdar etmediklerini şimdi anlıyoruz, size ülkeyi terk etmekten başka yol kalmadı, tavsiyemiz budur!’.“
‘Sanki sosyal medyada yankı bulsun diye ‘sahneye’ konuyor’
Sözü, son olarak çellist Gülşah Erol’un Kadıköy metrosu girişinde polis tarafından darp edildiğini söylemesiyle gündeme gelen zabıta, polis ve özel güvenlikçi şiddetine getiren Babaoğlu şöyle devam etti: “Yaklaşık beş aydır garip bir rüzgâr esiyor memlekette… Zabıtalar azıcık kafa tutmaya kalkışan seyyar satıcılara vahşice saldırıyor. Güvenlikçiler sokak çalgıcısı, şu bu, kimi yakalarlarsa raporluk ediyor. Simitçi çocuklar sanki işkence odalarına sokulup bir de videoya çekiliyor. Bu nokta geçiştirilemez… Çünkü ‘çalışılmış’ bir şeyler şüphesi uyandırıyor olup bitenler. Sanki hepsi de özellikle sosyal medyada yankı bulsun diye ‘sahneye’ konuyor!”
‘Birilerinin uğursuz emellerine alet olmayın’
“Bir gün bir seyyar satıcı, öteki gün zavallı bir simitçi çocuk, diğer gün bir metro çalgıcısı… N’oluyoruz yahu?” diye soran Babaoğlu, yazısının sonunda belediye yöneticileri, zabıta müdürleri, güvenlikçilere seslendi: “Dikkatli olun! En haklı olduğunuzu düşündüğünüz anda bile sakin olun! Daha önemlisi şu ki… Birilerinin uğursuz emellerine alet olmayın!”