Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Okul öncesi eğitimin önemi bu kadar netken, TÜİK’in çocuk nüfusu istatistiklerine göre 2-14 yaş grubundaki çocukların yüzde 1.5’inin en fazla öğrenmede ve yürümede zorluk çektiği ortadayken neden okul öncesi eğitimin bir parçası olan belediyenin kurduğu bu yerler hedef haline getirildi? İmamoğlu bu kararı uygulamayacaklarını söyledi.
Bu açıklamadan sonra Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, kararın bakanlığın uhdesinde bulunan anaokullarıyla ilgili olduğunu, kreşlerle ilgili olmadığını savundu. Ancak gönderilen yazıda ‘kreş’ ifadesi de geçiyor.
Anladığım MEB, ‘kreşlerde anaokulu benzeri eğitim veriliyor, bu benim iznim olmadan olmaz’ diyor.
Bu kararla, İBB’nin Yuvamız İstanbul projesi ise hedef alınan -çünkü bu merkezlerden 3-6 yaş arasındaki çocuklar faydalanabiliyor- çocuklar bu karardan zarar görecek. Tabii ki kadınlar da aileler de… Kreşler kapatılmasa bile okul öncesi eğitim veren kurumların kapatılması ya da yenilerin açılmasının engellenmesi siyasi bir karar olarak tarihe geçecek. Tarikat ve cemaatlerle ait vakıflarla protokol imzalayan MEB, İBB ile doğrudan temasa geçip varsa bir sorun, onun giderilmesi için uyarıda bulunabilirdi. Denetlemenin yolu sadece kapatmak ya da yenilerinin açılmasına izin vermemek olmasa gerek… Ailelerin en hassas noktası olan çocukların eğitim hakkıyla doğrudan ilgili olan bu karar “kreşleri kapatmıyoruz” denilerek geçiştirilemez ve ikna edici de olmaz. Hele ki bu ekonomik yangında!