Şimdi roller değişti. Artık filmin yapımcı koltuğunda oturuyor Erdoğan. Devlet, askeriyle, polisiyle, istihbaratıyla elinde. Meclis, medya, sermaye, üniversite emrinde. Meydanları yasaklama, parkları kapatma, sevmediği yazarı kovdurma, ihaleleri yandaşlarına dağıtma yetkisi kendisinde. İktidar olma sürecinde kur yaptığı TÜSİAD’a, ABD’ye, AB’ye meydan okuyor, eski ortağı cemaati tasfiyeye çalışıyor. Medyasını, sermayesini, servetini yarattı, büyütüyor. Hal böyleyken hâlâ mağdur rolü oynamaya çalışması sakil duruyor.
Ancak hissedilen o ki yıllardır Erdoğan’ı başrole çıkaran mağduriyet koltuğu, şimdi muhalefeti yükseltiyor. Başbakan hep “Onlar devlet, biz milletiz” diyerek oy istedi ya; şimdi roller değişiyor. Kitleleri devletten soğutan o üstten bakan, kibirli tavır, Erdoğan’a yapıştı; rakiplerini mağdur ediyor. “Sultan”ın, danışmanlar ordusuna yazdırdığı hamasi nutuklar ve bildik azarlayan üslubuyla meydanlara çıkması, ucuz polemiklerle gündem belirlemeye çalışması, ters tepiyor. “Devlete karşı millet” sloganı, şimdi devlet koltuğunda oturan Erdoğan’ı, “mağdursever millet”le karşı karşıya getiriyor. “Siyasette nasıl gelirsen, öyle gidersin” derler ya…Erdoğan da devletleşerek kendi sonunu hazırlıyor.