Ergenekon ve Balyoz kumpasları ile hayli güçsüzleştirilen Türk Silahlı Kuvvetleri’nin geleceği için bir umut ışığı doğduğunu da söylemeden edemeyeceğim.
Genç teğmenlerin “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye haykırmaları iktidara karşı bir isyan bayrağı değildir, buna karşı Atatürk’e yönelik hakaretlerin artmasına, laikliğin şiddetle örselenmesine, Türk Silahlı Kuvvetlerinin küçük düşürülmesine bir tepkidir.
Ordu içindeki cemaat ve tarikat yapılanmaları, kimi komutanların sırf rütbelerini korumak için adeta birer emir erine dönüşmesi, askeri okullarda Atatürk’e hakaret edenlerin ortaya çıkması toplumda da endişe ile izleniyor.
Harp Okulu mezuniyet töreninden sonra neredeyse bütün mezun teğmenlerin hep birlikte kılıçlarını çekmesi ve mezuniyet yeminini tekrarlaması ordu içindeki gerici yapılanmanın sanıldığı kadar güçlü olmadığının da göstergesidir.
Zaten yandaş medyada sosyal medyadaki gerici kesimlerin bir anda ayağa kalkması da bundan kaynaklanıyor.