Aradan birkaç gün geçtikten sonra bu kez aynı büyük şehirin bir ilçe emniyet müdürlüğünden arıyorlar ve “Çalınan aracınızı bulduk, gelin alın” diyorlar.
Emekli öğretmen yine atlıyor bir otobüse yine bu ile gidiyor, emniyet müdürlüğü yetkilileri çalınan otomobili teslim ediyorlar.
Araç yine pırıl pırıl, içi parfüm kokuyor.
Karı-koca öğretmenler başlarına gelene üzülüyorlar ama “Hiç değilse hırsızlar bunu kötü bir işte kullanmamışlar, işlerini halledip aracımızı bir yere bırakmışlar” diye gülüşmüşler.
Bir hafta kadar sonra kapıya polisler gelmiş “Karakola gideceğiz, hakkınızda ihbar var” demişler.
Emekli çift korku ve endişe içinde karakola gitmişler, oradan da narkotik büroya gönderilmişler.
Narkotik polisleri “Sizin aracınızla İstanbul’a iki kez 40’ar kilodan toplam 8 kilo eroin taşınmış” demişler.
Tabii öğretmenlerin başından aşağı kaynar sular dökülmüş.
Durum anlatmışlar, arabalarının iki kere çalındığını sonra gidip teslim aldıklarını söylemişler.
Polisler “Zaten kayıtlarda bu çalıntı durumu görünüyor, ama taşıma işi size ait araçla yapıldığı için ifadenizi almak zorundayız” demişler.
İşe bakar mısınız, uyuşturucu çeteleri araç çalıyor, sonra aracın içine gizli bölmeler yapıp eroini koyuyor, sonra aracı görünür bir yerde terk ediyor, aracın sahibi gelip aracını teslim alıp evine gidiyor, aynı gece bu çete aracın içindeki eroini alıyor, aradan biraz zaman geçince aynı aracı tekrar çalıp aynı işlemi bir daha yapıyor.