Fark etmiş olabileceğiniz gibi, şu anda müthiş bir hızla gelişen bir yapay zeka devriminin ortasındayız ve her gün yeni haberler duyuyoruz. Bu, tabii ki “AI doomsday” olarak da bilinen, yapay zekaya yönelik felaket tellallığını da müthiş seviyelere ulaştırdı – ki son 60 yılda yapay zeka her yükselişe geçtiğinde bu korku da illa bir coşuyor. Gerçi bu, tamamen haksız bir korku sayılmaz, çünkü öngörülebilir bir gelecek boyunca yapay zeka, robot ordularla yükselip insanları köleleştiremeyecek; ancak kötücül ve kontrolden çıkmış bir yapay zeka bankacılık, nükleer silahlar, istihbarat veya diplomasi süreçlerine sızarak insanların kendi kendilerine çok ciddi zararlar verebilir.
Ama sadece yapay zekanın potansiyel tehlikelerine (ki onun da fazlasıyla abartılmış versiyonlarına) takılıp kaldığınızda, gündelik hayatınızı inanılmaz kolaylaştırabilen bu yeni sistemlerin değerini ister istemez azımsıyor ve hatta görmezden gelmeye başlıyorsunuz. İşte siz de yapay zekanın insanlığı ele geçirmesinden korkanlardansanız, Kopenhag Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırma sizi bir süreliğine rahatlatabilir. Çünkü görünen o ki yapay zeka, tüm bu ihtişamına rağmen, “stabilite” sorunlarına sahip.