İki yeni kitap; eleştirilerin hedefine, sansasyonların başrolüne ve ticaretin merkezine yerleşen çağdaş sanat hakkında ufkumuzu genişletiyor. Ayşegül Sönmez’den, ‘Çağdaş Sanat Var mı?‘ ve Avelina Lesper’den ‘Çağdaş Sanatın Sahtekarlığı’nı okuduğunuza memnun olacaksınız.

Ayşegül Sönmez kitabının adında sorduğu soruyu, okuru hiç bekletmeden hemen önsözünde yanıtlıyor. Daha doğrusu, Hırvat sanat tarihçisi ve eleştirmen Darko Glavan’dan aktarıyor: “Çağdaş sanat, inanırsan vardır, inanmazsan yoktur.”
Sönmez, “Çağdaş sanatın var olup olmadığı konusunda hala düşünüyorum” diyor devam eden satırlarda: “İnancımın kimi zaman günbegün kimi zaman aylarca, haftalarca sarsıldığı her an, onu (Darko Glavan) hatırlıyorum. Çağdaş sanatın nihayetinde inanmazsanız var olamayacağını bilirim. İşte bu kitap, bunu bilmek ve bunu unutmak arasında bir yerlerde yer alacak. Kendi kendime sorduğum sorularda çağdaş sanatım imkanlarını ve imkansızlıklarını tartışmaya açarak sizler için, sizin inancınızla birlikte gelişecek bir rehber olmaya çalışacak.”
Rehberimiz deneyimli
20 yıldan fazla süredir kültür sanat alanına yoğunlaşarak gazetecilik yaptığını, 2012’de kurduğu Sanatatak‘la sanat eleştirilerine ağırlık verdiğini, hem Türkiye’yi hem dünyayı yakından takip ettiğini düşününce, Ayşegül Sönmez’in güvenilir bir rehber olduğunu düşünebilirsiniz, ki haklısınız da.
Ancak kitabı bitirdiğinizde aydınlanmak bir yana, kafanızın daha çok karışmayacağının garantisi yok. Yazar hem okuma kolaylığı sağlamak hem de okurun beklentisini şekillendirmek için anlatmak istediklerini 30 soru altında toplamış.
İşte birkaç soru örneği: ‘Çağdaş sanatta her şey aslında bir fikirden mi ibarettir?’ ‘İnternet ve sanat, dost mu düşman mı?’ ‘Bunu ben bile yapamaz mıyım?”Çağdaş sanat öğretilebilir mi?’
Belki umduğunuz kadar net yanıtlar bulamayacaksınız ama 30 denemeyle çağdaş sanatın geçmişinde, geleceğinde, sansasyon yaratan eserleri ve çok tartışılan sanatçıları arasında dolaşacak, inanıp inanmamaya kendiniz karar vereceksiniz.

Çağdaş sanatın sahtekarlığı
İkinci kitap Meksikalı yazar tarihçi ve sanat eleştirmeni Avelina Lesper’den. Lesper’in çağdaş sanatla ilgili fikirleri Sönmez’inkiler gibi ‘gel-gitli’ değil, çok net. Lesper, sözünü en özlü şekilde söylediği 55 sayfalık kitabına şöyle başlıyor: “Sanat tarihinde benzersiz bir an içinde yaşamaktayız. Önceden çağdaş sanat addettiğimiz şey günümüzde bir ideolojiye, eleştirenlerin hiçbir sorgulama yapmasına olanak tanımayan koyu bir tutuculuğa dönüştü. Çağdaş sanat teorisyenlerinin tesis ettiği dogmaların bazılarına hepimiz aşinayız: Sanatı meydana getiren şey eserler değil fikirlerdir; herkes sanatçıdır; sanatçının sanat addettiği her şey sanattır ve elbette küratör sanatçıdan üstündür. Böyle bir özen karşıtlığı sayesinde üşengeçlik, zıpçıktılık, zeka eksikliği gibi kavramlar bu sahte sanatın birer değerine dönüştü ve her şey müzelerde sergilenebilir hale geldi.”
Avelina Lesper kısacık kitabında sözünü hiç sakınmıyor: Bir çağdaş sanat formu olarak ‘performans’tan, sanatla aktivizmi karıştırarak kadın kotasından faydalanan ‘feminist sanat’a, sanatçıyı kendine bağımlı kılan ‘küratör hegemonyası’ndan, ekononomik çıkar ilişkileriyle süren sanat kisvesine bürünmüş ‘lüks piyasası’na açık açık ‘sahtekar‘ diyor.
Başa dönersek, çağdaş sanatın ‘inanırsan var, inanmazsan yok’ olduğunu düşünmek güzel bir fikir, ancak Avelina Lesper’in kitabını okuduktan sonra inanmamayı seçebilirsiniz.