Masallar, filmler hatta çevremizden duyduğumuz gerçek hikayeler aynı şey söyler: Üvey anneler en hafif deyimle soğuk ve sevgisizdir. Hatta çok sıkışırsa canınıza bile kastedebilir! Dünya değişirken ve gittikçe daha çok kişi yeni evliliklerle birinin ‘üvey annesi-babası-çocuğu-kardeşi’ olurken bu anlayış da değişir mi?

Çocukken en sevdiğiniz masalları hatırlayın, çoğunda kötü kalpli bir üvey anne vardır.
Pamuk Prenses’in kıskanç üvey annesi mesela, önce güzel prensesi ormana gönderip avcıya öldürtmek istedi. Bu planı tutmayınca zehirli elmayı üvey kızına kendi elleriyle verdi.
Yahut Kül Kedisi Cindrella, yalnızca üvey annesiyle değil iki kıskanç üvey kardeşiyle de baş etmek zorundaydı. Onun da imdadına bir perinin yaptığı sihir ve camdan bir ayakkabı teki yetişti.
Yüzyıllar boyunca anlatılan bine yakın masal, hikaye, film, dizinin bilinçaltımızda yarattığı ‘üvey anne’ algısını değiştirmek kolay olmasa da, BBC’de yayımlanan bir yazı konuyu farklı yönlerinden ele alarak okurun ufkunu açıyor.
Öncelikle ‘üvey annenin kötü olduğunu’ kim çıkarmış?
ABD’deki Missouri Üniversitesi’nde uzun zamandır ‘üvey aileler’ konusunu çalışan Profesör Lawrence Ganong, masalların yazıldığı 18. ve 19. yüzyılda hayatın çok daha farklı olduğunu hatırlatıyor.
“Yaşam süreleri çok kısaydı, kadınların doğum sırasında ölmesi istisnai bir durum değildi. Anne ölünce çocuklar babanın bakımına kalırdı. Aslında masaların tasvir ettiği kötü üvey anneler herkese bir uyarı niteliğini taşıyor: Babalara, ‘çocuklarınızı korumaya devam edin’ derken, üvey annelere de ‘çocuklara sevgi ve şefkat gösterin’ diyor ve aksi halde kendilerinin zararlı çıkacağını bildiriyor.“
Masal gerçek sanılınca
19’uncu yüzyıldan günümüze gelirken hem boşanma, yeniden evlenme, dolayısıyla üvey aile sayısı arttı. ‘Üvey anne’ fenomenini inceleyen bilimsel araştırma sayısı da. Bazı araştırmalar, üvey ebeveynlerin çocuklara genetik ebeveynlere oranla daha çok zarar verdiğini ortaya çıkardı. İlginç olan bunlar üvey anneler değil üvey babalardı!
1980’lerde yapılan bazı araştırmalarda, anneler kendilerini biyolojik çocuklarına, üvey çocuklarına olduğundan daha yakın hissettiklerini söyledi ama çocuklara zulmetmeleri söz konusu değildi.
Aradığınız kötü üvey anneye ulaşılamıyor!
Bütün şartlanmalara rağmen üvey annelerin ‘kötü‘ olduğunu gösteren neredeyse hiç veri yok. Konuyla ilgili yaklaşık 3 bin araştırma raporu okuyan ve sayısını kendisinin de hatırlamadığı kadar çok üvey aileyle konuştuğunu söyleyen, tüm birikimini tek bir cümleye sığdırıyor: “Üvey annelerin çoğu üvey çocuklarıyla iyi geçiniyor.”

Üvey ebeveynler ve üvey çocukları arasındaki ilişki kalıplarını inceleyen ABD’deki Kuzey Karolina Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olan Todd Jensen da, kötü üvey annelere verilerde rastlamadığının altını çiziyor. 295 üvey çocukla 2021’de yapılan bir ankette Jensen, çoğunun üvey anneleriyle olumlu ilişkilere sahip olduğunu bulmuş.
Katılımcılara üvey annelerine ne kadar yakın hissettikleri, üvey annelerinin onları ne kadar önemsediğini düşündükleri, sıcak ve sevecen olup olmadığı, iletişimden ve genel ilişkiden ne kadar memnun oldukları sorulmuş. Bu örnekte, üvey anne-genç ilişkisi kalitesi için ortalama puan 5 üzerinden 3,91 almış.
Dolayısıyla, Jensen’a göre, olumsuz aile ortamıyla karşılaştırıldığında bir üvey annenin, çocuğun psikolojik ve akademik esenliğine büyük olumlu katkı sağlayabilir.