Yaşları 7 ila 9 arasında değişen bu çocuklar bir parçası haline getirildikleri şiddet sarmalında ilk halka değil elbette.
Emeklemeyi, adım adım yürümeyi yavaş yavaş öğrenen bu çocuklar şiddeti de günbegün görüp yaşayarak öğreniyor.
İktidar “güçlü aile”, “ailenin bütünlüğü” gibi kavramlar etrafında dönüp dururken, birçok ailede kadınlar ve çocuklar şiddet görüyor, öldürülüyor. Şiddet gören kadın ve çocukların büyük çoğunluğu yaşadıklarını kimseye anlatamıyor.
Yaşanan şiddet ancak adli boyut kazandığında ya da basına yansıdığında görünür olabiliyor.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun raporuna baktığımızda kadınların en çok evlerinde yani en güvenli olmaları gereken yerde öldürüldüğünü görüyoruz.
Mesela Ekim ayında öldürülen 34 kadından 20’si evinde öldürülmüş.
Dolayısıyla ailenin bütünlüğünü koruyup kadın ve çocuğu şiddet sarmalına hapseden karar mekanizmalarının ürünüdür, çocuklar için refleks halini alan şiddet.
Cinayete, şiddete, istismara göz yumanlar, katillerde iyi hal arayanlar, “aile bütünlüğü” diye kuzuyla kurdu aynı eve kapatanlar yalnızca cinayetleri körüklemiyor; aynı zamanda koca nesli karanlığa sürüklüyorlar.