MESUDE ERŞAN
@mesudersan
mesudeersan@diken.com.tr
Yoksulluğun sonuçlarından biri gelişemeyen, sağlıksız akciğerler. Düşük sosyo-ekonomik koşullar çocukluktan itibaren akciğerleri harap ediyor. İyi beslenemeyen, sürekli kirli hava soluyan, enfeksiyonlar geçiren ancak yeterli tedaviye ulaşamayanların akciğerleri yoruluyor ve hasar görüyor.

Sigara içmenin yanı sıra, düşük sosyol ekonomik koşullarda yaşamak, iç ve dış ortamda fosil yakıt (odun, kömür, petrol, gaz) ile biyokütle (bitki sapları, tezek vb.) dumanına ve hava kirliliğine maruz kalmak, yetersiz beslenmek, uygun tedavi edilmeyen bakteriyel ve viral enfeksiyonlara yakalanmak, gazlı, tozlu ortamlarda çalışmak kronik obstrüktif (tıkayıcı) akciğer hastalığı (KOAH) olma riskini artırıyor. Çoğu düşük ve orta gelirli ülkede, artan sigara (ve diğer tütün ürünleri) kullanımı, yoğun şehirleşme ve kötüleşen hava kalitesi KOAH’a ortam hazırlıyor.
Bugün Dünya KOAH Günü ve teması “Sağlıklı Nefes, Sağlıklı Yaşam”.
Çocuklukta akciğerleri iyi gelişmeyen ve hasar görenler daha ileri yaşlarda ciddi sağlık sorunları yaşıyor. Diken’e konuşan göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hakan Günen şunları söyledi: “Bu çocukların ileri yaşlarında diğer etkenlerle de karşılaştıklarında KOAH’a yakalanma riski, sosyo ekonomik düzeyi iyi çocuklara göre daha yüksek. KOAH’a daha yatkın oluyorlar. İlerleyen yaşlarda da yine bakteriyel ve viral enfeksiyonlara karşı bilinçli olmamak, kapalı ortamlarda çok kişiyle birlikte yaşamak, sağlıksız yöntemlerle ısınmak, kimsenin yapmadığı ya da yapmakta zorlandığı işlerde çalışarak zehirli gazlar, tozlar solumak ve elbette sigara akciğerleri KOAH’a karşı çok daha yatkın hale getiriyor. Sosyo ekonomik durum çocukluk çağından başlayarak ilerleyen yaşlara kadar KOAH gelişiminde son derece önemli.”

KOAH Türkiye’de toplum sağlığı için önemli sorunlar arasında yer alıyor. Dünyada her 10 yetişkinden biri KOAH hastası. Yine dünya genelinde en yaygın üçüncü ölüm nedeni. Türkiye’de ise 4-5 milyona yakın KOAH hastası bulunmasına rağmen, bunların sadece 300-500 bini hasta olduğunu biliyor. KOAH, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık. Ancak hem iyi bilinmiyor hem de belirtileri ihmal ediliyor. Hekime geç gidiliyor. Halbuki erken evrede tespit edilirse önlem alarak hastalığın ilerlemesinin önüne geçmek mümkün.
Kadınlar daha yatkın
Türkiye’de yılda 50 bin kişinin KOAH nedeniyle öldüğünü ifade eden Günen, özellikle sigaraya dikkati çekiyor: “Sigara içme oranımız yüzde 30’lar seviyesinde devam ediyor. Sigara bu sıklıkta ve yoğunlukta içildiği sürece KOAH’ı sık görmeye devam edeceğiz. Sigarayı bırakmak dahi ilerlemesini durdurabiliyor.”
Artık kadınların KOAH’a karşı daha yatkın olduğu biliniyor. Günen bunu şöyle izah ediyor: “Çünkü vücut yapıları, akciğerleri daha küçük. Dolayısıyla akciğerleri büyük olan birinin bir paket sigara içmesiyle, akciğerleri daha küçük birinin bir paket içmesi arasında zehir yükünün, zararlı gazların, tozların dağılımında çok büyük fark var. Aynı oranda içilen sigaranın her türlü etkisine kadınlar daha yatkın. Zararlı maddeler daha küçük alana daha yoğun dağılıyor.”
‘Dört haftadan uzun süren öksürük normal değil’
Aslında KOAH önlenebilir bir hastalık. En sık öksürük, balgam çıkarma ve nefes darlığı belirtileri gösteriyor: “Dört haftanın üzerinde süren hiçbir öksürük normal değildir. Mutlaka araştırılmalı. Çoğu hastada bu şikayetlerin üçünü birden görüyoruz. Gerek sigara içtikleri gerekse yaşlığın doğal sonucu olarak değerlendirdikleri için hastalığı kabul etmek istemiyorlar. Nefes darlığı başladığında bile hayatlarını buna göre adapte ediyorlar. Dışarıya az çıkıyor, merdivenleri kullanmıyorlar. Mümkün olduğu kadar teşhisten kaçmaya çalışıyorlar. Hastaların çok büyük çoğunluğunu ileri ve çok ileri evrelerde görebiliyoruz.”
‘Hasta başına beş-10, değil 20 dakika ayırmak lazım’
KOAH, astım, kalp hastalıkları, akciğer kanseri ve veremle karışabiliyor. Bu nedenle KOAH düşünülse bile diğer ihtimallerin de değerlendirilmesi ve elenmesi gerekiyor. Hastaların iyi ve yeterli muayenesi için en az 20 dakika süre ayrılması gerektiğini söyleyen Günen, şöyle devam ediyor: ”Şu anda polikliniklerde hastalara 5-10 dakika arasında zaman ayrılabiliyor. Hasta yoğunluğundan dolayı gerektiği kadar zaman ayırabildiğimizi, cihazlarını (inhaler) kullanmayı yeterince tarif edebildiğimizi, ilaçlarını uygun zaman ve dozda almalarını gerektiği gibi anlatabildiğimizi ve her geldiklerinde bunları yeniden kontrol edebildiğimizi söylemek zor. Hekimler olarak elimizden geleni yapıyoruz ama hasta ve iş yoğunluğu, kapıda bekleyen hastalar nedeniyle yeterince başarılı olduğumuzu söyleyemem.”

KOAH başka hastalıkları da işaret ediyor çünkü KOAH’a ortam hazırlayan faktörler diğer akciğer hastalıkları için de geçerli. Kalp ve damar hastalıkları da sık eşlik ediyor. Bazen aynı hastada ikisi ya da üçü birden görülebiliyor.
‘Hastalar alevlenmenin bile farkında olmayabiliyor’
Günen Türkiye’deki KOAH hastalarının hastalık özellikleri, tedavi yaklaşımları ve sağlık hizmeti kaynak kullanımı hakkında güncel bilgi edinmek üzere tasarlanan Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığının Günlük Pratikte Yönetimi (CO-MIND Çalışması) araştırmasının sonuçlarını da paylaştı. International Journal of Chronic Obstructive Pulmonary Disease’de (Uluslararası Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı Dergisi) yayımlanan çalışma, 15 merkezde, 522 KOAH hastasıyla yapıldı. Araştırmaya göre, ülkedeki KOAH hastaları tedavi altında olmalarına rağmen alevlenme riskine sahip. Her üç hastadan biri yüksek alevlenme riski taşıyor. Dört hastadan üçüyse alevlenme geçirdiğinin farkında değil.
Günen, şöyle diyor: “Hastalığın doğal seyri esnasında, tedavide değişiklik gerektirecek kötüleşme hali olan alevlenmelerin habercileri var aslında. Bunlar artan balgam miktarı, öksürme hissi, nefes darlığı gibi belirtiler. Alevlenmeler, yaşam kalitesini düşürebilir, hastane yatışlarına ve hatta ölümlere sebep olabilir. Hastaların nefes darlığı, öksürük, balgam şikayetleri artmış, ilaçlarını çok daha sık kullanmaya başlamış buna rağmen sorduğumuzda kendisi alevlenme geçirdiğinin çok farkında değil. Hava kirliliği özellikle alevlenmeler açısından çok önemli.”
‘Hastalık iyi yönetilmiyor’
Araştırmanın diğer bulguları da hastalığın iyi yönetilmediğini işaret ediyor. Tedavi altında olmalarına rağmen hastaların yaklaşık yüzde 80’i gündelik yaşamında hastalığın belirtileriyle mücadele ediyor. Son bir sene içinde her dört hastadan biri en az bir gece hastanede yatıyor. Hastaneye yatışı olan KOAH hastaları en az 12 geceyi hastanede geçirmek zorunda kalıyor: “Bu veri bize, en az bunun 2-3 katı kadar biz zamanı da evde, ayaktan alevlenme geçirerek, belirtilerle mücadele ederek, hareket etmeyerek, dışarıya çıkamayarak geçirdiklerini söylüyor.”
Nefesinizi test edebilirsiniz
Öte yandan, Sağlık Bakanlığı ve Türk Toraks Derneği, GARD Türkiye (Kronik Havayolu Hastalıkları Önleme ve Kontrol Programı) çerçevesinde, tüm hekimleri, kamu yetkililerini, Ulusal örgütleri ve ulusal ve yerel medyayı KOAH’la mücadele için birlikte çalışmaya davet etti.
KOAH erken yaşta başlayabiliyor ve genç bireyleri etkileyebiliyor. KOAH’ın tanısı, sağlık kurumlarında basit ağrısız bir test olan ‘nefes ölçüm testi’yle kolayca konulabilir. KOAH tanısı konulan kişilerin tütün ve tütün ürünlerinin kullanımını bırakmaları, zararlı toz ve gaz içeren ortamlardan, hava kirliliğinden uzak durmaları, sağlıklı beslenmeleri ve günlük egzersiz yapmaları gerekiyor. Yoksulluk ve sağlıkta eşitsizliklerle mücadele kitlesel önlemler için önemli.
Akciğerleri sağlıklı tutmak ve sağlıklı nefes alabilmek için:
- Tütün ve tütün ürünlerini kullanmayın.
- Soluduğunuz ortam havasını temiz tutun.
- Düzenli ve dengeli beslenin.
- Düzenli egzersiz yapın.
- Maskenizi takın.
- Yaş grubunuza uygun aşınızı (covid, grip, zatürre) olun.