Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, gazeteci Bilal Meşe’ye saldırısının ardından düzenlediği basın toplantısında milli takımı bıraktığını açıklayan futbolcu Arda Turan’ın son anda ‘fikir değiştirdiğini’ söyledi.

Fotoğraf: Reuters
Kosova maçının ardından düzenlediği basın toplantısında, olayın ‘tatlıya bağlanması’ için Turan’dan açıklama yapmasını kendisinin istediğini dile getiren Terim “Çok güzel bir metin yazıldı. O da bunu kabul etti. Çok güzel bir şey olacaktı. Son anda vazgeçmiş” dedi.
Türkiye futbol direktörünün açıklamaları özetle şöyle:
1- Milli takım uçağında ne oldu?
“Ben birinci sırada oturuyorum, olay 12’nci sırada oluyor. Öyle bazılarının söylediği gibi iki sıra arkamda değil. Bayağı bir mesafe var. Hepiniz eşyalarınızı koyduğunuz için geçmek mümkün değil. Nitekim yardımcı antrenörümü gönderdim. Ben önce hostesle bir basın mensubunun münakaşa ettiğini anladım. İnce bir ses geliyordu. ‘Hocam biz bakarız’ dediler, ben de oturdum yerime. Tabletten maçı seyrediyorum. Sonra Levent hoca geldi. Zaten beş dakikada ulaşmışlar hepinizin kalabalığından. ‘Biz gittiğimizde herkes yerindeydi’ dedi. Kerem’i çağırdım ne oldu diye. ‘Bilal Meşe’yle münakaşa edildi, şu anda herkes sakin’ denildi. Tamam, devam ettik. Aradan biraz geçti, geçerken bayağı gülen bir oyuncu gördüm ben. Bayağı gülerek kokpite doğru gitti. Ne zaman indim, kendi arabama bindim, yanıma aldıklarım bana tamamen anlattı. ‘Yatın, sabah hallederiz’ dedim.
2- Olayın ardından Arda Turan’la ne konuştunuz?
Sabah kendisini çağırdığımda başkan ve Ali Dürüst beni aradılar. Bir an evvel bir deklarasyon reaksiyonunu göstermek istediklerini söylediler. Ben de kendilerine ‘Bana müsaade edin. Ben bir konuşayım’ dedim. Zaten bunun karşılığı belli. Ama buna rağmen bundan sonraki eylül ekim aylarını kaybetmemek adına nasıl kurtarırız, onun için uğraşacağımı söyledim. Kendisine de bunu tebliğ ettikten sonra bir şans vermek istediğimi söyledim. Bunun için de bütün ekibimiz, çok da güzel bir metin yazıldı. O da bunu kabul etti. Arkadaşları da bu ahvaldeydi ancak ondan sonraki olayları biliyorsunuz.
3- Basın toplantısında Arda Turan’ın elindeki kağıtlarda ne yazıyordu?
Bu yapılanın karşılığı kırmızı kart kardeşim. Kırmızı kartı yedikten sonra kalamazsın sahada. Ama önümüzdeki günleri kotarabiliriz dedim kendisine. Arkadaşlarıyla beraber mantıklı bularak o yazı hazırlandı. Çok da güzel bir yazıydı. Bilal Meşe benim de dostumdur. Biz de dedik ki sonradan bir araya getiririz, gerekirse karşılıklı gönüller alınır. Kimse özür dilerim kelimesini kullanmasın. Özür dilenmiyor ama ona muadil sözler kullanılıyor. Öyle ya, o arada başkan arandığına göre herhalde bir şeyler söylendi. Tamam denildi, arkadaşları da ona güç vermek için benden izin istediler. Ben de girin odaya dedim. Çok güzel bir şey olacaktı. Son anda vazgeçmiş kendisi. Kimi siz terk ettiniz diye oldu dedi. Sanmıyorum. Spontane gelişmiş değil. Öyle bir karar aldığını açıkladı. Eğer bunu kabul etmemiş olsaydı, o toplantıyı milli takım eşofmanıyla yaptırmazdık. Basın toplantısı yapmasını biz istedik. O basın toplantısına böyle izin vermiştik ama o bunu tercih etti. Olabilir. Biz onu orada çözebilir miydik? Evet. Ne vardı içinde, kimler yazdı, kimler yardım etti? O da bizde kalsın.
4- Olayı uçakta duysaydınız ne yapardınız?
Aynı uçakla geri gönderirdim.
5- Caner Erkin’in saldırı sırasındaki ‘Tam da yeri’ ifadesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Söylediği doğru bir şey değil ama arkadaşını koruma refleksi olarak kabul edebiliriz. En azından içinde sinkaf yok, küfür yok, hakaret yok. Onu normal karşılamak lazım. Burak da geldi bana. Hocam böyle böyle, benim ne yapmam lazım dedi. Onu da konuştuk biz.
6- Gazetecilerin uçağa alınması kararı kime ait?
Gazetecileri ben aldım uçağa. Söylüyorum şimdi. Üç ay önce biz program yaparken, Ramazan’a denk geldiği için, federasyon ve Hande tarafından bana söyleneni söylüyorum. Medyayla ilişkilere Hande bakar. ‘Hocam 1070 kilometre, Makedonya’daki maçtan sonra eğer bizim uçakla gelmezlerse gece saatlerce direksiyon sallayacaklar’ dediler. Ben de ‘Peki o zaman, arkadaşlarımız bizle gelebilir’ dedim. Bu ilk uygulama değildir. Sizin müdürleriniz de geldi.
Arkadaşlar biz UEFA şampiyonasına giderken, bütün genel yayın yönetmenleriyle beraber gittik. Çok da hoş oldu. Bizim her tarafımızı öğrenmiş oldular. Dolayısıyla zaten ben kendisine de söyledim oyuncunun. Bir uygulama yapacakken oyuncuya sormayız. Yarın olursa yine alırım. Bu arada bir şey daha söyleyeyim. Ayrıca parasını da veriyorsunuz. Gazeteleriniz federasyona ücretini de ödüyor. Buna rağmen biz ilk sıralardan itibaren sizi alıyoruz, arkasına bir baraj kuruyoruz. Arkasına oyuncularımızın rahat edeceği bir ortam yapıyoruz. Yıllardır da gidiyoruz, böyle bir şey olmadı.
7- Bilal Meşe’ye saldıran Arda Turan’ın ‘Seni bu uçağa alanın…’ ifadesini üzerinize alındınız mı?
Bana söyleneni söylüyorum; ‘Sizi buraya aldıranın, hadi neyse’. Öyle mi? Bilgi kirliliğinin de bazı durumlar yarattığını düşünüyorum. O öyle demiş de, bu böyle demiş de. Ne zaman kim, ne istiyorsa, benim yerim, adresim belli. Açıkçası Yıldırım beyle ilgili var değil mi? Onu demek istiyorsunuz. Sonra da Yıldırım beyle görüşmüşler. Bir sorun. Bir sorun bakalım ne konuşmuşlar, niye açılmış telefon? Eğer bir şeyi varsa yüzüme söyleyecek. Yüzüme söylesin. Varsa öyle bir sıkıntısı, kimin varsa yüzüme.
8- Oyuncularla iki yardımcınız arasındaki sorun ne?
Bu zaman zarfında oyuncularımız tarafından Fransa’da tüm televizyonlara, basın mensuplarına bilgi sızdırıldığı adı altında hep bir suçlamalar oldu. Doğru mudur? Buradasınız. Hande kızcağızı yalnız mı zannettiler? Hande Sümertaş, bu kızcağız uzun yıllardır hizmet ediyor. Lütfen içinizden biri çıkıp desin ki ‘Hande bana bilgi verdi’. Hadi. Madem karşılıklı konuşuyoruz, hadi. Yok.
Ekibimizde bilim adamı olmasını istiyorsunuz. Bilim adamı var, Prof. Dr. Bülent Bayraktar. Çok ayıp. Bizim onları size vereceğimizi mi zannettiniz? Olur mu öyle bir iş! Onlar inanın bana oyuncularımızın yıllardır birçok işini hallediyorlar.
Bundan şikayet ettiklerini de bana söylediler. Ben de kendilerine ‘Evladım, hepimizi tuzağa düşürdüler’ dedim. Biz de hata yapıyoruz arkadaşlar. Belki biz de ekibimizle yanlış uygulamalar yapmış olabiliriz. Eğer böyle bir şey varsa da özür dileriz. Başta ben, her şeyi doğru yaptım demiyorum. Benim de uygulamalarda insanlara yanlış gelecek davranışlarım olmuş olabilir. Şimdi ne oldu da bu kadar karşılaştığımız insanlarla birdenbire hiçbir şey olmazken burada oldu?
9- Arda Turan iki yardımcınızla ilgili sizden bir istekte bulundu mu?
Kimse bana telefonda bunlar gelirse ben gelmiyorum diyebilir mi! Biz gereğini yaparız zaten ama bu gönderme veya bir pazarlık söz konusu olabilir mi!
10- Arda Turan’ın milli takımı bırakma kararından sonra yaptığı açıklamalar hakkında ne düşünüyorsunuz?
O yazıyı (Arda Turan’ın Hürriyet gazetesinden Mehmet Arslan’a yaptığı açıklamalar) avukatlarım inceliyor. Bundan sonra mecburen başka türlü davranacağız. Böyle ağır bir yazı yazarken, içerisinde bilim adamını suçlarken, medya sorumlusunu suçlarken, beni suçlarken, bir diğerini suçlarken ki milli maç öncesi, daha evvel de başka işler yaparken hiç kimse korkmuyor. Hatta hiç kimse utanmıyor, çekinmiyor ama iş böyle geldi mi Fatih Terim’e soru soramıyoruz. Peki ben şimdi size bir şey soruyorum. Türkiye’nin en önemli gazetelerinden bir tanesi tam sayfa ayırırken, suçladığınız kişilere bir telefon açıp acaba böyle bir şey oldu mu demeniz gerekmez miydi?
11- EURO 2016’da neler yaşandı?
Şimdi 2016’da biliyorsunuz bir takım şeyler yaşandı. Bu sadece prim değildi. Yani biz toplandık da hep beraber ‘Burak’a prim vermeyelim’ mi dedik? Böyle bir şey olur mu! Sadece prim değildi, birçok şeyler yaşandı. Şimdi enteresan olan, oradaki yaşanmış şeylerin bizim için somut, sizin için soyut olmasıydı. Neden somut? Biz yaşadık, biz biliyoruz. Ama siz bizim anlattıklarımızdan biliyorsunuz. Dolayısıyla oradakiler sadece primle ilgili değildi. Orada antrenmanlara geç çıkıldı, efendime söyleyeyim fotoğraflara girilmedi. Bir sürü şey oldu.
Fransa’da öncesiyle ve sonrasıyla, her kulüp takımının başına gelebilecek melanetler milli takımda bizim de başımıza geldi. Tam burada çok önemli bir nüans vardır. Kulüplerde bunu çabuk halledersiniz. Çünkü oyuncu sizindir. Beğenmezseniz yollarsınız, cezasını verirsiniz. Bir şekilde her gün beraber olduğunuz için gereğini yaparsınız. Ama milli takımlarda öyle değildir. Oyuncular sizin değil kulüplerindir. Buna rağmen benim 30’uncu yılım. Benim idare ettiğim takımların içerisinde oyuncularda hiçbir problem olmamış. Ama dışarıdan idare ediliyorsa yapacak bir şeyimiz yok.
12- Prim listesi nasıl hazırlandı?
Kimin ne kadar prim alacağını ben yazmadım. Hesaplamalar yapılırken, yüzdelere vurarak, bir kasıt unsuru olmaksızın koymuşlardır. Dolayısıyla bir kasıt yok ama ne olursa olsun prim listesinin çıkması bir ayıptır. Hele hele bununla yetinmeyip, sanki daha evvel çıkmamış gibi federasyon tarafından dikkatle saklanması gereken bir evrak mukavelemin ne hikmetse maçtan bir gün evvel çıkması. Zannedersin ki ben gayrı meşru kazanıyorum. Böyle bir buldum buldum sevinciyle yapılanları gördünüz. Bu da bir ayıptır. Çok ayıptır. Şunu net olarak bilmelisiniz ki, biz hepsinin çok kazanmasını isteriz. Hatta bazen gelip de hak etmeyenler için rica ederiz kurumumuzdan, onlara da bir şeyler verelim diye. Burada hiçbir kasıt unsuru yoktur.
13- Burak Yılmaz prim konusunda size serzenişte bulundu mu?
Burak bana bu konuda gelip bir şey söylemedi. Arda’nın sadece Burak’ın hakkını ararken sesi biraz fazla yükselmişti o kadar. Ben de sesini fazla yükseltmemesini söyledim. Yoksa kendiyle ilgili bir şey olmadı.
14- EURO 2016’ya katılım priminin oyuncuların isteğiyle 650 bin avroya yükseltildiği doğru mu?
Evet doğru.
15- EURO 2016 dönüşü bazı oyuncuları neden kadroya almadınız?
Döndükten sonra da hiç kimsenin bilmediği, hiç kimsenin duymadığı şekilde bir kadro açıkladım ve bazı arkadaşlarımız yoktu. Çünkü, muhakkak oyuncular çok önemlidir, muhakkak oyuncular büyük oyunculardır. Hiç itirazım yok ama bir yerde de ilkeler, disiplin veya herkesin kendini bilmesi çok önemlidir.
Herkesin alınmayış nedeni ayrı demiştim. Kimi neden o işlere müdahale etmedi diye, kimi formsuzluktan, kimi öyle, kimi böyle. Dolayısıyla bir daha almadım. Ondan sonra da bütün ülke aşağı yukarı ‘Ya hoca herkes bir hata yapar. Herkes bir şans daha almalıdır. Kazanmalıyız’ düşüncesiyle… Ben de tekrar bir kadro açıkladım ve bu arkadaşlarımızın hepsi burada oldu.
16- ‘Benden değil Türkiye’den özür dileyecekler’ ifadesiyle ne demek istediniz?
Gönlümün kırık olduğunu ifade etmeyeyim mi? Çünkü insan sevdiği kişilerden beklemediği hareketleri görürse kırılır. Bu kadar basit. Ben de bunu anlatmak istedim. Her kamp bir şey oluyor. Bu arkadaşlar oynamıyorlar aldık. Kilolarıyla aldık. Problemleriyle aldık. Hayatımız boyunca biz bir arada çok önemli yerlere doğru gittik. Benim onlara karşı yanlış bir şey düşünme imkanım olabilir mi? Tabii ki kırılacağım, ben de insanım. Bana şöyle bir soru soruldu. ‘Sizden özür dilerlerse affedilirler mi? dendi. Ben de ‘Dileyeceklerse halktan dileyecekler’ dedim. Bunu milli takım halkın milli takımı manasında söylediğimi de ifade ettim. Almadım bir dert, yine beni eleştirdiniz. Aldım, yine eleştirildim.
17- Oyuncuları yeniden çağırdıktan sonra neden ‘İçime sinmedi’ dediniz?
Evet içime sinmediğini söyledim. Hatta ‘Milli takıma aldım, gönlüme almadım’ dedim. Haklısınız, içime sinmeyeni yapmam. Söylerim de. Ancak bazen içime sinmese de kendi çocuklarıma da bir hak daha veriyorum. Sizin içinize ne kadar sinmezse sinmesin. Milli takım herkesin milli takımı. Ben de böyle yaptım ama bu notu da düşmek istedim. Ben de geç anlaşılacağım galiba.
18- EURO 2016 öncesinde ‘Arda, Barcelona’da oynamanın egosunu milli takımda sürmez’ ifadesiyle ne demek istediniz?
O günkü Riva’da yapılan canlı yayında TRT’den Levent Özçelik’in kişisel sorusudur. Onu da söyleyelim. Ben de açıklamaktan ya da cevap vermekten imtina etmedim. Hande’ye diyor ki oyuncu ‘Ben bir şey mi yaptım da hoca böyle dedi’. Ben orada şunu söyledim; o bile bırakır gelir dedim. İyi baktığınız zaman içine… Tabii birileri söylemiş ona. ‘İyi seyret, dikkatli dinle, senin için çok güzel şeyler söyledi’ demiş Hande. O da ‘Evet haklısın’ demiş. Ben kötü bir şey söyler miyim, imkan var mı! Herkes bırakarak geliyor zaten dedim. Yanlış anlamış olabilir. Doğrulttuk diyoruz. Ayrıca benim odam şurası. Gelip her şeyi konuşabilir. Açın bakın tekrar.
19- Arda Turan’ın prim konusunu TFF yöneticisi Cengiz Zülfikaroğlu’yla konuşması sizi kızdırdı mı?
Açıkçası birçok defalar primle ilgili görüşmeler olmuş. Çok da üzerinde durulacak bir şey değil. Buna da çok kızacak halim yok. Takım kaptanıdır. Herhalde arkadaşlarının ne alacağını, ne almayacağını takip etmiştir. Onu Cengiz Zülfikaroğlu’na soracaksınız.
20- Yaşananların sorumlusu olarak kimi ya da kimleri görüyorsunuz?
Kimin kime veya kimin kimlerin avukatlığına soyunduğuna, yapılan yanlışlara kimlerin sahip çıktığına, kimlerin nelerle beslendiğine bakmak lazım. Bu izlerden hareketle neyin ne olduğunu bilecek kadar bu işin içindesiniz. Biz, kötü insanlara karşı, kötü durumlara karşı her zaman dayanıklı ve uyanık olmak zorundayız. Hayat tecrübem bana bunu gösteriyor. Bir tane milli maç öncesi ve sonrası, son bir senedir bize huzurlu bir kamp yaşatmadınız, yaşatmadılar. Biz ne yaptık da bunu hak ettik? Tecrübeli biri olarak bu tip kavgaların ağız şapırdattığını bilen biriyim. Ama biraz da vicdan ya! Her milli maç öncesi birileri çıkıyor. Muhakkak bir şey var. Şimdi mesela küçük bir grup var farklı görevlerde. Küçük bir grup. ‘Hamili kart yakınımdır’la bir kısmı iş bulmuş. Paslaşmaya çalışıyorlar eskisi gibi. Aynı hedefe farklı yerlerden vurmaya çalışıyorlar. Bakın ben söyledikçe birçok kişi de kafasını sallıyor. İşin garibi de anlaşılmayacağını zannediyorlar. Şu anda baktığınız zaman kağıt üzerinde iddialıyız ama bize yapılanlar ortada. Takımıma, oyuncularıma yapılanlar ortada. Dolayısıyla siz zaten birçoğunu biliyorsunuz.
21- Volkan Demirel de milli takıma çağrılabilir mi?
Açıkçası milli takım herkese açık. Ben olduğum sürece buraya kimse giremez veya formayı giyemez gibi çok iddialı, köşeli cümleleri sevmiyorum. Bir gün bu kararı verirsek herkes milli takıma gelir. Bu Volkan için de geçerli. Şu anda Volkan Babacan çok iyi oynuyor. baktığım zaman da iyi de bir kaleci oldu. Kimi alıp kimi almayacağıma herkesi iyice seyrederek, arkadaşlarımla iyice konuşarak, hak yememeye çalışarak, en iyi şekilde takip ederek karar veriyorum. Her yönüyle değerlendiriyorum. Öyle de devam edeceğim. Olur olmaz, bilmiyorum.
22- Milli takımı karıştırmaya çalışanlar mı var?
Çok net, sadece benle de ilgili değil. Yıldırım Demirören ve yönetim kurulu ya da federasyonla ilgili düşünceleri olanlar da var. Belki benim üzerimden, belki bir başkasının üzerinden. Net. Belki dışarıdakilerin müttefikleri de var içeride. Bilmiyorum. Ama böyle bir oyunu artık görmemek için insanın… Ayak izlerini o kadar net görüyoruz ki. Bazısına mantıklı bir açıklama da bulamıyoruz. Yoksa çok basit bir şey var. Bu kavganın kazananı olabilir mi? Herkes kaybeder. Ama zaten bazılarının istediği de bu.
23- Bu krizde TFF Başkanı Yıldırım Demirören’le aynı noktada mısınız?
Yıldırım Demirören’le benim görüşlerim ayrı olabilir ama aramızda hiçbir zaman çok şükür geldiğim günden beri, belki de beklenenin dışında birbirimize yakın ve tutkun duruyoruz. En ufak da bir şey olmadı şu ana kadar. Ancak benim duruşum belli. Dolayısıyla sadece başkan değil, Servet Yardımcı’nın da beyanatı var orada. Onların görüşleri öyle olabilir. Ben başkanla konuştuğumda herhangi bir sıkıntı yoktu. Ama ben aynı fikirde olmadığımı söyledim. Ben beyanatlarının fikrinde değilim.
24- Terim masadan kalkar mı?
Sayın Yıldırım Demirören’le ilk günden bugüne aramızda en ufak bir şey olmamıştır. Bazı konularda ayrı düşüncelere de sahip olabilir ama birbirimize saygımız sevgimiz vardır. Sözleşmem var, gençlere güveniyorum. Ben sorunları çözerim ve ben buradayım.
25- Milli takımdaki esas sorun ne?
Sorun oyuncuların bizle, bizim oyuncularla olan iletişimimizde değil. Sorun dışarıdakilerin oyuncularla iletişiminde. Arkadaşlar tekrar ediyorum. Kim bu süreçte en çok bağırıp eleştirdiyse bilin ki sürecin mimarı onlardır. Kimin menfaati veya beklentisi varsa bilin ki bu işlerin mühendisleri onlardır. Kim olmayanı varmış gibi gösteriyorsa, olanı da yok sayıyorsa veya taraflı yaklaşıyorsa bilin ki aktörleri onlardır. Siz aktörleri başka yerde arıyorsunuz. Şöyle bir bakın geriye doğru bu veya buna benzer bir şey olmuş mu? Ne oldu da birdenbire sihirli değnek değmiş gibi. Şunu mesela kendinize sormuyor musunuz? Kampta, uçakta, uçaktan önce restoranda karşılaşılıyor. Olaylar bitmedi mi? Antalya, Eskişehir, çok güzel bir havamız, çok güzel bir atmosferimiz vardı. Bunlar yalan olmadığına göre son söylediklerime kulak asın. Bizde takım disiplininde bir sorun yok. Kişisel disiplinde bir sorun var. Fransa’da da öyle oldu.”