Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin (AKPM) Türkiye raportörü Marianne Mikko, “Türkiye’nin diktatörlüğe kaydığını söyleyenlere katılmıyorum. Otoriter rejim unsurları var, doğru” dedi.
Deutsche Welle Türkçe’ye konuşan Estonyalı sosyal demokrat parlamenter, 24 Haziran seçimlerini 35 Avrupalı parlamenterle yerinde gözlemlediklerini hatırlatarak Türk hükümeti ve yurttaşlarla uyum içinde çalıştıklarını anlattı.
“Ben şahsen Diyarbakır’daydım” diyen Mikko, kendisini en fazla şaşırtan şeyin polisler olduğunu söyledi ve şöyle devam etti: “Seçim bürolarında aşırı sayıda polis vardı. Bu eşine ender rastlanır bir durum. Seçim günü polis kuvvetleri ile demokrasinin görsel açıdan bu kadar iç içe yer almasının, dış dünya ve aynı zamanda da Türk toplumu için iyi bir işaret olmadığı düşüncesindeyim. Özellikle Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerde bu kadar fazla polis olması, üzerinde düşünülmesi gereken bir konu.”
Uluslararası heyet olarak gözlemledikleri en olumsuz noktanın TRT olmak üzere medyanın kampanya sırasındaki tutumu olduğunu söyleyen Mikko, “TRT AKP’yi ön plana çıkardı. Diğer partilerin tümü AKP kadar medyada yer almadı, hatta çok gerisinde kaldı. Buna rağmen AKP’nin elde ettiği neticenin o kadar da iyi olduğu söylenemez” diye konuştu.
Avrupalı parlamenter, Türkiye’nin diktatörlükle yönetildiği yönündeki yorumlarla ilgili de şu yorumu yaptı: “Parlamento seçimlerinde yüzde 42, başkanlık seçiminde ise Erdoğan için yüzde 52,6. Halkın yarısı diğer tarafa oy verdi. Yani bardağın yarısı boş yarısı dolu. Fakat şunu da ifade etmek isterim: Türkiye’deki geleneksel demokrasiyi Azerbaycan veya Rusya’dakiyle kıyaslamak hata olur. Türkiye’de demokrasiye inanan kaydadeğer oranda bir kesim var. Bu çok iyi bir şey. Umut verici. Türkiye bir diktatörlük değil. Türkiye’nin diktatörlüğe kaydığını söyleyenlere katılmıyorum. Otoriter rejim unsurları var, doğru. Fakat diktatörlük, kesinlikle. Bu konuda netim.”
‘OHAL’in en kısa sürede kaldırılmasını bekliyoruz’
Seçimlere katılım oranının yüksek olduğunu hatırlatan Mikko, bunun, halkın nasıl yönetilmesi gerektiğiyle ilgilendiğini gösterdiği görüşünde olduğunu da söyledi.
Mikko, seçim gözlemlerinin ardından hazırlanacak raporla ilgiliyse şöyle konuştu: “Öncelikle Venedik Komisyonu’ndan gelecek raporu bekleyeceğiz. Türkiye’de yeni seçim kanunu ve uyum paketi hakkında Venedik Komisyonu’ndan görüş talebinde bulunduk. Venedik Komisyonu seçimlere karışmamak için görüş belgesini seçimler sonrasında hazırlayacağını bildirdi. Sanırım eylül veya ekim gibi hazır olacak. Bu belge bizim için temel oluşturacak ve Türk otoriteleriyle görüşmeye başlayacağız. İkinci olarak, Türk otoriteleriyle diyaloğu geliştirmek istiyoruz. Şimdi yeni bir siyasi ortam var. Türkiye’de hala bir parlamentonun mevcut olduğuna ve Sayın Erdoğan’ın dediği gibi parlamentonun gücünün zayıflamadığına inanmak istiyoruz. Elbette en büyük soru işareti OHAL uygulaması. Kaldırılacağı konusunda söz verilmişti. En kısa sürede kaldırılmasını bekliyoruz. Seçimler yapıldı, kazananlar belli. İlk olarak OHAL kaldırılmasını, ardından da Selahattin Demirtaş gibi siyasi tutukluların serbest bırakılmasını ümit ediyoruz.”