Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, başörtüsü tartışmalarıyla başlayan anayasal düzenleme hakkında konuştu. Bozdağ, tek bir madde üzerinde değişikliğe gideceklerini ve bunu 24’üncü maddeye bir fıkra ekleyerek yapacaklarını söyledi.
Bozdağ, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da “Aile yapısını korumalıyız” diyerek LGBTİ+’ları hedef alan anayasal düzenlemeyi yapacaklarının sinyalini verdi.

Anayasa’nın vicdan, dini inanç ve kanaat (fikir) özgürlüğüne ilişkin 24’üncü maddesi şöyle: “Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. 14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenler serbesttir. Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz. Din ve ahlak eğitim ve öğretimi devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır. Kimse, devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.”
‘Tek maddede değişiklik’ sonucuna varılmış
Bozdağ, TV100 canlı yayınında gündemi değerlendirdi. Anayasa değişikliğiyle ilgili Erdoğan’a sunulan teklifte neler olduğuna ilişkin soru üzerine Bozdağ, ‘tek maddeyle düzenlemeyi yapma sonucuna vardıklarını’ söyledi.
Çalışma kapsamında, vatandaşların ve sivil toplum kuruluşlarının taleplerini de dikkate aldıklarını vurgulayan Bozdağ, şöyle konuştu: “Sonuçta şu noktaya geldik: Tek maddede bu düzenlemeyi yapalım ve doğru yerde. Bu konu din ve vicdan hürriyetinin, anayasamızın ve Türkiye’nin taraf olduğu insan haklarına ilişkin sözleşmelerin teminatı altında olmasına rağmen burada uygulamada bir sorun olduğu ve bunun doğru yerinin din ve vicdan hürriyetini teminat altına alan 24’üncü madde olduğu şeklinde bir kanaat hasıl oldu. 24’üncü madde üzerinde bir fıkra eklemek suretiyle orada bir yeni düzenlemeyi hayata geçirmek ve Türkiye’de artık dini inancı sebebiyle başını örten ve kıyafet tercihinde bulunan vatandaşlarımız bakımından anayasal güvenceyi tahkim eden bir adım atıyoruz.”
Çalışmanın ne zaman tamamlanacağı sorusuna Bozdağ, “Muhtemelen önümüzdeki hafta olabilir diye tahmin ediyorum. Gelebilir, kamuoyuna açıklanabilir diye tahmin ediyorum. Kesin bir şey vermiyorum” yanıtını verdi.
Teklifin yasalaşması için diğer partilerin de desteğine ihtiyaç duyduklarını vurgulayan Bozdağ, şunları kaydetti: “CHP burada samimiyse, bu konunun Türkiye’nin gündemine yeniden sorun olarak dönmesini istemiyorsa o zaman sözünde duracak, gelecek buna destek verecek. Eksiği, yanlışı varsa katkı verecek düzelteceğiz beraber. Samimiyse ‘Evet’ de verecek ve Meclis’imizden geçireceğiz ve ülkemizin gündemine bir daha geri döndürülmemek üzere bu konuyu tarihe havale etmiş olacağız. Niyetimiz ve hedefimiz, CHP ile de uzlaşarak… Parlamentoya geldikten sonra elbette biz bunu görüşeceğiz.”
LGBTİ+’lara anayasal engelleme
Erdoğan’ın LGBTİ+’lara işaret ederek ‘aile yapısını kurmaya yönelik de bir düzenleme yapılacağını’ vurguladığı sözleri hakkında “İnsanların hayat tarzlarına yönelik kısıtlamaya mı gidilecek? ‘Aileyi korumak‘ ne demek” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Türk aile yapısını bozacak her türlü tercihin biz hep karşısında olduk, bundan sonra da oluruz. Neslimizin devamını engelleyecek, Türk aile yapısının dağılmasını sağlayacak, gelecekte de büyük bir Türk milletinin varlığı için tehdit oluşturacak her şeyle mücadeleyle Anayasa bizi görevlendiriyor.”
‘Sansür yasası’ savunması
Bozdağ, “Kamuoyunda iktidarın ‘dezenformasyon yasası‘ olarak getirip muhalefetin de ‘sansür yasası’ olarak nitelendirdiği yasayı 221 edebiyatçı dün reddettiğini beyan etti. İnsanlarda ‘Acaba retweet yapsam hapse girer miyim‘ düşüncesi oldu. Bu sansür yasası mı?” sorusuna, şu yanıtı verdi:
“İnsanların toplum içinde saygın, onurlu ve itibarlı yaşamasını temine dönük bir yasadır. Yalandan, iftiradan ve pek çok şeyden nice insanımız mağdur olmuştur. Bugün Türkiye’nin dört bir yanında iftiralar nedeniyle savcılıklara suç duyurusunda bulunan, yalan haber nedeniyle itibarını kaybeden nice insan var. O yüzden buna karşı bizim ceza hukukumuzda hakaret suçları, iftira suçu var. Bunlar bireylerin saygınlığına, onuruna karşı aslı astarı olmadık itibar suikastçılarına karşı vatandaşlarımızı koruyor. Ama buna bakıldığı zaman bu biraz daha genel bir düzenleme. Esasında toplumu, devleti 29. madde koruyor. Orada yalan haberle, aslı astarı olmadık şeylerle insanlarımız arasında korku, endişe, panik yaratmak maksadıyla, yalan olduğunu bile bile kamu düzenini bozsun diye, insanlar birbirine karşı husumet beslesin ya da birbirine karşı bir takım fiili davranışlara geçsin diye aleni olarak bunları yaymadan bahsediyor. Suçun unsurları normal bir gazetecinin ‘Şöyle yazdım, bu buraya girer mi’. Girmez. Sadece özel kast aranıyor. Korku, endişe, panik yaratma kastı olacak, özel bir kast.”