MESUDE ERŞAN
@mesudersan
mesudeersan@diken.com.tr
Türk Böbrek Vakfı (TBV) Genel Başkanı Timur Erk, yaklaşık 40 yıldır kendini böbrek sağlığına adadı. Zararı büyük tuz, şeker ve obeziteyi azaltmaya yönelik proje üstüne proje yürüten 79 yaşındaki Erk’in en son projesi şeker ilaveli içecek ve yiyecek tüketiminin bilhassa çocuklarda azaltılması: “Günlük alınan toplam kalorinin yüzde 5’ini aşmayacak seviyeye indirilmeli.”
Türkiye’de her altı ila yedi kişiden biri erken evre böbrek hastası. Yaklaşık 70 bin hasta, diyalize girerek yaşamını sürdürüyor. Dolayısıyla böbrek sağlığını korumak tüm yaştakiler için hayati önemde.
Son dönem böbrek yetmezliği hastalığına yakalanma riskinde dünya ortalaması yüzde 10. Türkiye’de ise yüzde 14. Vakfın amacı bu oranı hiç olmazsa dünya ortalamalarına çekebilmek.
Aslında böbrek, kalp, hipertansiyon, diyabet, obezite, tuz ve şeker kullanımı her birbiriyle bağlantılı, hatta sebep-sonuç ilişkisi var. Örneğin tuzu en aza indirmek, hipertansiyon kontrolünde çok önemli bir faktör. Şekeri azaltmak, diyabeti ve obezite riskini de düşürmek demek. Zaten hipertansiyon ve diyabet, böbreklerin en büyük düşmanı.
TBV ve Erk bu yalın gerçeklerden yola çıkarak, 13 kişiden oluşan danışma meclisi ve 12 eğitmenle birlikte çalışmalar yürütüyor. Sağlıklı yaşamın temellerinin çocuk yaşta atılması için çabalıyor.
Son 20-30 yılda nişasta bazlı şeker (NBŞ-yüksek fruktozlu mısır şurubu) veya sukroz içeren işlenmiş gıdaların sayısı giderek artıyor.
Şeker ilaveli içecek ve yiyeceklerin tüketimiyle sadece obezite ve diyabet artmakla kalmıyor. Hipertansiyon, yağlı karaciğer hastalığı ve metabolik sendrom gibi iyi bilinen sağlık riskleri yanında kronik böbrek hastalığı riskinin de arttığını düşündüren kanıtlar mevcut.
Aşırı ilave şekerli yiyecek ve içecek tüketimi, zamanla hem tüm nedenlere hem de kronik böbrek yetersizliğine bağlı ölüm riskini muhtemelen artırıyor.
‘Şeker tüketimini azaltmak zorundayız’
TBV başkanı bu nedenle son dönemde özellikle çocukları NBŞ’den korumaya çalışıyor.
Türkiye’de obezite sorunu bulunan 3 milyonun yarısından fazlası çocuk.
Çocuk obezitesinin her yıl yüzde 8 oranında arttığını belirten Erk, şeker türevlerinin, özellikle NBŞ’in tüketiminin muhakkak azaltılması gerektiğini savunuyor.
TBV başkanı, şunları dedi: “Bizde diyalize giren 600 hastanın yaklaşık üçte ikisi, diyabet ve hipertansiyon nedeniyle böbrek sağlıklarını kaybetmiş. Sağlık Bakanlığı ile de işbirliği yaparak, 10 seneden beri şeker kullanımını düşürmeye çalışıyoruz. Dünya Sağlık Örgütü günde 50 gramdan fazla tüketilmemesini önerirken, Türkiye 150 gram tüketiliyor. Tüm müdahale ve kampanyalara rağmen bu oran 10 yılda sadece 10 gram düşürülebildi.”
‘Ölüm tehdidi aldım’
NBŞ üreten dokuz firma bulunduğunu anlatan Erk, şunları anlattı: “Nişasta bazlı şeker, maliyeti yarı yarıya düşürdüğü, raf ömrünü uzattığı için kullanılıyor. Yüksek fruktoz nedeniyle sadece karaciğerde parçalanıyor. Karaciğeri yağlandırıyor. Bu kamu sağlığını ilgilendiren bir mesele.
Hayatımda iki kez ölümle tehdit edildim. İlki Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı başkanıyken, Bolluca Köyü’nde bakıma muhtaç çocuklar için yaptığımız sevgi evleri projesi nedeniyle ‘FETÖ’den, ikincisi de NBŞ lobisinden. Anonim bir telefonla, bu işin peşini bırakmam için tehdit edildim.”
TBV, ambalajlı gıdaların içerik etiketlerinde şeker ve tuz miktarlarını daha dikkat çekici hale getirmek için, İrlanda Kalp Vakfı’nın benzer bir çalışmasından ilham aldı.
Paketli ve ambalajlı yiyecek ve içeceklerdeki tuz ve şeker miktarlarını renklerle belirten “Trafik Işıkları” projesi geliştirdi.
Böylece başta çocuklar olmak üzere, tüketicilerin bu konuda farkındalıklarının arttırılması hedeflendi. Dönemin tarım ve orman, sağlık ve milli eğitim bakanları tarafından protokolü imzalanan (2019’da) projeye göre, gıdalar içeriklerindeki tuz ve şekere göre sınıflandırılıyor.
Projesi hayata geçirilmezse Beştepe’nin karşısında açlık grevine girecek
Projeye 2020’de uygulanmaya başlayacaktı. Ancak kantin ve gıda sanayi lobileri sağlığın önüne geçti. Önce uygulanması bir yıl ertelendi, arkasından pandemi günleri başladı. Aradan geçen üç yıla rağmen bu konuda tek adım atılmadı.
Gıda ambalajları üzerinde yazılan içeriklerin çok az anne baba tarafından okunduğunu belirten Erk, şunları dedi: “Gıdaların üzerine kırmızı, sarı, yeşil işaretler koyabilirsek seçim yapmaları çok daha kolay olacak. Kantinlerde, ‘okulda satılabilir’ logolu gıdalar satılabilir. Ama protokol bir türlü uygulamaya geçirilmiyor. Kantinciler lobi yaptı. Endüstrinin hazır olmadığı söylendi. Sonra renk yerine, ‘asık surat, gülen yüzgibi emojiler koyalım’ dediler. Yazık, çocuklarımız çok kilolu. Sınıfların yüzde 20’sinin obeziteli olduğunu görüyorum. Hiperenflasyon ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle ekmek, makarna, bulgur, pirinç yiyor, yiyebiliyorsa o da. Protein, sağlıklı beslenme diye bir şey kalmadı. Hepsi bilgisayar, ekran önünde. Sorun giderek büyüyor.”
TBV başkanı okulların açılacağı 11 Eylül’ü bekliyor. Projesinin hayata geçirilmemesi halinde planı, Beştepe’nin karşısında çadır kurarak açlık grevine girmek!
‘Cemaatler bazı şehirlere sokmuyor’
Erk kampanyaları 42 ile taşımayı başardı. Hedefi 81 ile giderek, çocuklar ve ebeynlerine ulaşmak, sağlıklı beslenmeyi (şeker, tuz ve trans yağ (margarin) tüketiminin azalması) anlatmak.
Valilikler, il milli eğitim müdürlüklerinden izin, belediye başkanlarından destek alarak, böbrek sağlığı için sağlıklı beslenme ve hayat tarzına yönelik eğitim çalışmalarını yürüttüklerine anlatan TBV başkanı, şunları dedi: “7-12 yaşlarındaki çocuklara bu eğitimleri veriyoruz. Bazı yerler var ki kafadan silip atıyor. Bunlardan biri Erzurum. Etkili olan cemaat oraya sokmuyor. Bize, ‘Aynı şeyi yapıyoruz, TBV’ye ihtiyaç yok’ deniyor. Yapılan bir şey yok biliyorum. Oysa bütün komşu illere gittik. Bazılarına birkaç kere… Yozgat, Şırnak, Hakkari de gidemediğimiz illerden.”
Adanmış bir yaşam
Erk kimya sanayicisi olsa da 1983’den beri, adanmışlık ruhuyla hayır işleri yapıyor. Bu sosyal faaliyetler için özel bir sebebi bulunmayan TBV başkanı, ihtiyaç gördüğü alanlarda kendi deyimiyle ‘beyin zekatı’nı ödüyor.
Yeşilyurt Lions Kulübü Derneği Başkanıyken, satın aldıkları hemodiyaliz ünitelerini dönemin SSK Samatya Hastanesine (İstanbul Araştırma ve Eğitim Hastanesi) bağışlayarak sosyal projelerde yer almaya başladı.
TBV’nin yanı sıra Türkiye Kimya Sanayiciler Derneğinin (TKSD) kurucuları arasında yer aldı. 1996/1997’de Türkiye Lions Kulüpleri Birliği Genel Başkanlığını yaptı. Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı ve Türk Kalp Vakfının kurucularından ve başkanlarından.
‘Yeter’ demeden, emeklilik hayalleri kurmadan yeni projelerde yer alan Erk, Uluslararası Böbrek Vakıfları Federasyonu başkanlığını da yaptı. TBV halen dört diyaliz merkezinde hizmet veriyor.
‘Böbrek Dede’ diye anılan Erk, pandemide Milli Eğitim Bakanlığı ve TRT ile yaptıkları üçlü protokol ile altı böbrek sağlığı eğitim videosunun TRT-EBA TV de yayınlanmasını da sağlamıştı. Böylece EBA ekranlarından 18 milyon öğrenciye ulaşıldı.
Kendini ‘işkolik’ olarak tanımlayan TBV başkanı, “Hayır işleri yapmadan duramam. Tatile ihtiyaç duyduğumda işimi ona göre programlarım. Alman ekolü, 51 senelik Alman eş… Bunun yarattığı bir disiplin var. Hayatım programlı” dedi.