Birleşmiş Milletler (BM) Sağlık Hakkı Özel Raportörü Tlaleng Mofokeng, “Gazze’de son 11 ayda soykırım dehşetini gördük” dedi.
BM İnsan Hakları Konseyi’nin 57’nci Oturumunda Gazze ve işgal altındaki Filistin topraklarında artan şiddet ve insan hakları ihlallerine ilişkin basın toplantısı yapıldı.
Mofokeng’in Gazze Sağlık Bakanlığı’ndan aktardığı verilere göre bölgede 7 Ekim 2023’ten bugüne kadar 41 bin 206 Filistinli öldü, 95 bin 337 kişiyse yaralandı.
Raportör, Gazze’deki sağlık altyapısının tamamen yok edildiğini ve 36 hastaneden sadece 17’sinin kısmen çalışabildiğini söyledi.
BM’nin güvenli içme suyu ve sanitasyona ilişkin insan hakları raportörü Arrojo-Agudo, Gazze’deki içme suyu sorunu hakkında şunları söyledi:
“Şu anda Gazze’deki nüfus, kişi başına günde ortalama 4,7 litre suyla yaşıyor. Her birimiz günlük ihtiyaçlarımız için en az 100 litre su kullanıyoruz. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) acil durumlarda asgari gereksinimi 15 litre olarak belirliyor. Ayrıca erişilebilir su genellikle dışkı maddeleriyle kirleniyor. Bu da özellikle çocuklarda ciddi sağlık sorunlarına yol açıyor ve sıklıkla ölümle sonuçlanıyor.”
İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarında suyu ‘askerileştirdiğini’ belirten Arrojo-Agudo’ya göre bu durum İsrail’in son 50 yıldır uyguladığı ‘su ve toprak ayrımcılığı’ politikasının merkezinde yer alıyor
BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese, Gazze nüfusunun yüzde 90’ından fazlasının (yaklaşık 2 milyon kişi) birden fazla kez zorla yerinden edildiğini ve bu insanların hemen hemen tamamının sınırlı olan insani yardımlara bağımlı olduğunu söyledi.
Albanese, “(Gazze’deki duruma karşı) Uluslararası toplum kararlı bir şekilde hareket etmeli. Ülkeler saldırıları durdurma çağrısına kulak vermelidir. Devletlerin devam eden sessizliği ve kayıtsızlığı yalnızca soykırım şiddetine katkıda bulunur. Bu, Filistin halkının durumunu daha da kötüleştirir ve İsrail toplumunun çöküşünü daha da kötüleştirir” dedi.
Medyanın sıkça İsrail kaynaklı dezenformasyonu yaydığını söyleyen Albenese, bu durumun İsrail’in işlediği suçları meşrulaştırmaya hizmet ettiğini ve hesap verebilirliği zayıflattığını hatırlattı.