Murat Kurum adaylığının kesinleşmesi sonrası sosyal medya hesabından, Ulaştırma Bakanı Abdulkadir Uraloğlu ile MacBook ekranına bakarken çektirdikleri “çalışıyoruz” temalı bir fotoğraf paylaştı. “İlk günden işe koyulduk” diyen çiçeği burnunda İBB adayı, kampanyasını hangi sütunlar üzerine oturtacağı ve nasıl bir çalışma tarzı benimseyeceğine ilişkin bir ipucu sundu.
Kurum, kentin kronikleşen trafik, ulaşım ve depreme hazırlık gibi temel problemlerini çözme iddiasını kampanyasının odağına yerleştirecek. Tüm bunların üstesinden bu sorunları 20 yıldır gideremeyen devletin gücüyle geleceğini vadedecek ve sürekli arkasında merkezi yönetimin desteği olduğunu hissettirecek. Fakat bu elbette Kurum’un tek başına belirlediği, kişisel bir yol haritası olmaktan çok Saray’ın İstanbul’u yeniden ele geçirme stratejisinin uzantısı.
Söz konusu strateji bazı ön kabullere dayanıyor. Bunlardan en önde geleni, 2017’deki Anayasa değişikliği referandumundan bu yana İstanbul’un genel ideolojik kamplaşmada muhalefetin baskın olduğu bir kent haline gelmesi. İktidarın “vatan-millet-Sakarya” söylemi, ülkenin diğer bölgelerinde olduğu kadar büyükşehirlerde etkili olamıyor. Bunu son cumhurbaşkanlığı seçimi de gösterdi. Erdoğan hem İstanbul’da hem de Ankara’da Kılıçdaroğlu’ndan az oy aldı.
İktidarın en zirve adayı bile muhalefetin en zayıf adayını yenemezken, iktidarın herhangi bir adayı, aynı şehirde muhalefetin en popüler adayını nasıl yenebilir? Hele hele şartlar hemen hemen aynıyken ve son seçimlerin üzerinden bir yıldan az bir süre geçmişken… Erdoğan metropollerde ideolojik düzlemde mağlup olduğunun farkında ve bilhassa İstanbul özelinde buna uygun davranıyor.