
NEVŞİN MENGÜ
@nevsinmengu
Cuma günü Türkiye Kasım Süleymani ile tanıştı. Süleymani, İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü komutanıydı; ABD tarafından öldürüldü. Süleymani kimilerine göre kahramandı, kimilerine göre katil.
Benim bölgedeki tecrübem, bu bölgede, idealler uğruna, insanların özgür, onurlu yaşaması uğruna mücadele veren kahramanlar olmadığını gösteriyor. Üzgünüm, Gazze’de de İran’da da, Lübnan’da da, Afganistan’da da kahraman yok. O kahramanlar genellikle gencecik yaşlarında bu dünyaya veda etmek zorunda kalıyorlar. Bölgede geriye, gözlerini kan ve para bürümüş savaş ağaları, kurtuluşu aşırılıkta ve insanların mutsuzluğunda arayan yarı deliler kalıyor.
Süleymani de onlardan birisiydi. Bir kahraman arıyorsak eğer benim kahramanım Pouya Bakhtiyari.
Pouya, 27 yaşında bir elektrik mühendisiydi. 16 Kasım’da annesi ve kız kardeşiyle beraber İran’ın başkenti Tahran’a yakın sanayi kenti Karaj’de protesto yürüyüşündeydi. Bir kurşun, Pouya’nın beynini dağıttı. Annesinin ve kız kardeşinin gözünün önünde…
Pouya’yı vuranlar ‘kahraman’ Kasım Süleymani’nin de bağlı olduğu Devrim Muhafızları’nın bilmem ne birimi. Iran’da kim kim, neye bağlı; bu soruların yanıtı basit değil. Bir kere Devrim Muhafızları Ordusu bizim bildiğimiz gibi ordu değil. Şah rejimi devrildikten sonra, orduya güvenmeyen Humeyni kendine bir ordu kuruyor buna da Devrim Muhafızları diyor. Dolayısıyla iki ordu var. Biri eski ordu Ertiş, biri de Sepah Pasdaran yani Devrim Muhafızları.
Ertiş pasifize olmuş durumda. Devrim Muhafızları ise İran ekonomisinin de musluğunu tutuyor. Ülkenin en büyük enerji ve inşaat şirketi Khatam al Anbiya Devrim Muhafızları’na ait. Dönen para büyük yani.
Kasım Süleymani’nin başında olduğu Kudüs Gücü ise Devrim Muhafızları’nın bir kolu. Bu kol öyle kayıt üzerinde yazılı elemanları falan olan bir kol da değil. Kudüs Gücü’nün asıl kuruluş amacı, bir ordudan çok bir terör örgütü gibi davranmak, başka ülkelere sızmak, o ülkelerde saldırılar, suikastler gerçekleştirmek.
Pouya’yı vuranlar Süleymani’nin silah arkadaşları…
Pouya’nın Instagram sayfasına girdim, vejetaryenmiş. Sayfasında bol bol doğa, çiçek, ağaç fotoğrafı var. Kitapları, sinemayı, müziği sevdiğini belirtmiş. Yazık…Hayatı seven, yetişmiş, gencecik bir insan. Böyle insanları İran rejimi sevmiyor. Çünkü dünyaya açıklar, öğreniyorlar, sorguluyorlar, talep ediyorlar.
Pouya böyle canına kıyılan tek isim değil. Süleymani ve arkadaşları, kendi rejimlerine halel gelmesin, korku duvarı kalkmasın diye insanları sokaklarda vuranlar, gece evlerinde alıp işkence yapanlar, başörtüsü kaydı diye kadınları sokaklarda sopalayanlar…
Kasım Süleymani’nin İran-Irak savaşı gazisi olduğu her yerlerde yazıldı çizildi ya. Yalnız onu yazanlar şunu söylemedi; İran’da o yaşta herkes İran-Irak savaşı gazisi. Pouya Bakhtiyari’nin babası Manouchehr Bakhtiyari de İran-Irak Savaşı gazisi. Manouchehr Bakhtiyari şu anda gözaltında.
Pouya, 16 Kasım’da vurularak öldürüldü. Devlet, Pouya’nın naaşını ailesine 20 Kasım’da teslim etti. İran’da protestolarda ölenler için cenaze töreni yapılmasına devlet genellikle izin vermez. Yapılırsa da sadece ailenin katıldığı küçük bir cenaze yapılabilir, ağıt yakılamaz, aile ölüm üzerine konuşamaz. Pouya’nın ailesi konuştu. İran ve dünya basınına oğullarının sokak ortasında öldürüldüğünü anlattılar, haklarını aradılar. Bu rejim için kocaman bir kırmızı çizgi. 24 Aralık sabaha karşı saat 02:00’de Bakhtiyari’lerin evi basıldı. Poya’nın babası annesi, kız kardeşleri ve amcaları gözaltına alındı, hala gözaltındalar.
Kasım Süleymani benim gözümde, anti emperyalist bir devrim şehidi falan değil, bir katil. Genç insanların, özgürlük isteyen insanların katili. İnsana dair ulvi değerlerin ve ahlakın düşmanı. Bir süre ülkelerinde yaşadım ve hakkımı helal etmiyorum.