ZEYNEP GÜVEN ÜNLÜ
@zeynepguvenunlu
Bugün 3 Haziran, büyük şair Nazım Hikmet’in ölüm yıldönümü. İyi ki yaşadı. Kuşakların kalbine mıhlanan şiirler yazdı. Peki Nazım ‘büyük aşık’ mıydı?
İlk gençlik yıllarımda Nazım’ı çok severdim.
Şiirlerini ezbere bilir, dizelerinde tutkulu aşk hikayelerinin izini sürerdim.
Sonra büyüdüm; hayata, erkeklere, kadınlara, ilişkilere, aşka bakışım değişti. Nazım’a bakışım da değişti.
Cezaevinde Nazım’a büyük destek veren ‘kalbinin kızıl saçlı bacısı’ Piraye’yle ilişkisi heyecanını kaybedince başka aşklara açılan bir Nazım’la tanıştım.
Dayısının kızı Münevver’le cezaevindeyken yakınlaşan ve durumu Piraye’ye mektupla bildiren Nazım’ı gördüm.
Münevver’i ve üç aylık oğulları Memet’i bırakıp Sovyetlere giden Nazım’dan haberdar oldum.
Hastalanınca doktoru Galina’ya aşık olarak sevgili ve hemşireyi tek kadında birleştiren Nazım’ı fark ettim.
Münevver İstanbul’da beklerken ve Galina’yla beraberken Vera’ya aşık olan bir Nazım da vardı. Aralarda başka kadınlar da vardı.
Çünkü Nazım büyük bir aşıktı.
Aşkın kuralı olur mu
Olmaz, olmasın da.
Ama yine de sormadan edemiyorum: İnsan zamanla olgunlaşmaz mı? Olgunlaştıkça vefa ve sorumluluk duyguları güçlenmez mi? Geride bıraktığı kırık kalpler mutluluğunu gölgelemez mi? Aşk dışında da güçlü duygular olduğunu ve bunların hayatı zenginleştirdiğini görmez mi?
Görmeyebilir, göremeyebilir. Nazım da, belki görmemiş belki de aşkın büyüsüne kapılmadan ve bunları şiire geçirmekten kendini alıkoyamamış.
Nazım büyük aşık olmanın dışında, aslında hepimiz gibi kusurları olan bir insanmış. Dahası, 1900’lerin ilk yarısında ömür süren pek çok erkek gibi, ‘erkek’ olmanın keyfini sürmüş.
Nazım sana söylüyorum…
Geçmişi bugünün değerleriyle ele almanın problemli olduğunun farkındayım.
Nazım erkekliğin keyfini sürdü de başka şairler yazarlar, devlet adamları sanatçılar akademisyenler ve dahi sıradan erkekler sürmedi mi?
Elbette onlar da sürdü. Geçmişe dönüp bugünün değerleriyle sıkı bir eleme yapsak taciz ya da psikolojik şiddet sınavından alnının akıyla çok az erkek çıkar herhalde. Kıskançlığın, dengesizliğin, kadına eziyetin yaratıcılığın çıktısı sayıldığı yıllar çok da geride kalmadı.
Rüzgarın önünde durmak ne mümkün
Cinsel ve psikolojik şiddet konusuna kadınlar tarafından bakmaya başladığımızdan beri geçmişin manzarası da değişiyor.
Neyse ki hayat kendini yeniliyor. Zamanın ruhunu ve değerlerini belirleyen kadınların ve gençlerin estirdiği güçlü rüzgarın önünde kimse kolay kolay duramıyor.
Nazım Hikmet’i ‘büyük aşık’ diye yüceltmek yerine herkes gibi görünce sevmek de daha kolay oluyor.
Büyük şair ‘iyi ki sen de şimdi herkes gibisin’. Ruhun şad olsun, iyi ki yaşadın.