Korku ile yalakalık duyguları arasında zavallıca çırpınıp, sahtekarlığını gerçek diye yedirmeye kalkmazsın insanlara…
Bitmiş, tükenmiş, refüze edilmiş, aşağılanmış bir mesleğin kullanılanları olarak şöyle demezsin eline bakanlara:
“Gazeteciyim…”
Ele geçirilmiş, dizayn edilmiş, teslim alınmış gazeteleri‐televizyonları saymıyorum bile… Sadece şu anda 150’ye yakın gazeteci, suçları bilinmeden hapistedir…
Hücrelerinde gece oldu mu, bebeğini, eşini, sevgilisini, annesini, hasta babasını, evini, yuvasını özleyip de elinin tersi ile yanağını silen meslektaşlarımız bize; acı, tepki, direnme, isyan vermiyor…
Korku veriyor…
Tepkimiz yok…
Yalakalığın, iki yüzlülüğün, dönekliğin pis kokuları yayılıyor tezgahlarımızdan…
Kendi özgürlüğünü savunamayan bir medya, ülkenin geleceğini nasıl savunabilir?.
Hapishanelerdeki meslektaşlarıma:
Siz özgürlüğünüzü yitirdiniz, daha iyisiniz…
Biz haysiyetsiz kaldık…