
NEVŞİN MENGÜ
@nevsinmengu
31 Mart’ta seçilen Diyarbakır, Mardin ve Van belediye başkanları görevlerinden alınarak yerlerine kayyım atandı. Atama kararının hemen ardından, dikkat çekici tedbirler de alındı. Örneğin kayyım Diyarbakır büyükşehir belediyesi binasına girmeden, bina güvenlik kordonuna alındı ve köpeklerle bomba taraması yapıldı.
İçişleri Bakanlığı atamaya ilişkin yaptığı basın açıklamasında, seçilmiş belediye başkanları ile ilgili açılmış soruşturmaları sıralıyor. Açıklamada şu ifadeler yer alıyor:
“Silahlı Terör Örgütü Kurma veya Yönetme, Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Terör Örgütü Propagandası Yapmak, Suçu ve Suçluyu Övmek suçlarından hakkında bir (1) kovuşturma, sekiz (8) ayrı soruşturma dosyası bulunan Adnan Selçuk MIZRAKLI’nın Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı, hakkında iki (2) kovuşturma, dört (4) ayrı soruşturma dosyası bulunan Ahmet Türk’ün Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı, hakkında bir (1) kovuşturma, altı (6) ayrı soruşturma dosyası bulunan Bedia Özgökçe Ertan’ın Van Büyükşehir Belediye Başkanı…”
Açıklamadan belediye başkanları ile ilgili verilmiş bir yargı kararı olmadığını, sadece soruşturmaların yürütülmekte olduğunu anlıyoruz. Akla ilk gelen, madem bu kişiler bu kadar ‘tehlikeli’ kişilerdi, Anayasa Mahkemesi baştan seçime girmelerini engelleseydi.
Açıklama şöyle devam ediyor:
“…halkın mahalli ve müşterek ihtiyaçlarını karşılamak yerine bölücü terör örgütünün amaçları, ideolojik söylemleri ve eylemlerini destekler mahiyette uygulamalara başladıkları, davranış ve söylemlerde bulundukları, belediyenin imkânlarını terör örgütünü destekleyecek şekilde yönlendirdiklerine ilişkin bakanlığımıza birçok ihbar, şikâyet ve bilgi ulaşmıştır.”
Başkanların, eş başkanlık sistemine geçmiş olması, terörist cenazelerine katılmış olmaları, terör örgütü üyelerinin yakınlarına iş olacağı sağladıkları, örgüt marşında saygı duruşuna geçtikleri söyleniyor. Ve, mevcut kovuşturmalara ek olarak İçişleri Bakanlığı tarafından da üç soruşturma daha başlatıldığı ifade ediliyor. Bu konularla ilgili bakanlık eline ihbar ve şikayetler ulaştığını bunun üzerine soruşturma başlatıldığını ifade etmiş. Bu ciddi iddialarla ilgili söylentilerin ötesinde, soruşturma sırasında elde edilecek delil ve kanıtların da bu durumda kamuoyu ile paylaşılması gerekir. Malum son dönemde pek çok soruşturma ve kovuşturma, birtakım gizli tanık ifadelerine dayandırılarak başlatıldı. Duruma göre bu ifadelerin bazen değiştirildiğini, gizli tanıkların, “Yok aslında ben öyle demedim” dediğini de çokça gördük. O nedenle belediye başkanlarını görevden alacak kadar ciddi şüphe üreten delil varsa, bunlar behemal kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
Bu belediyelere 2016 yılında da kayyım atanmıştı. 31 Mart seçimi öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimden sonra “Gerekirse yine kayyım atarız” diyerek aslında mesajı da vermişti.
Kayyım atanan belediyelere ne oldu, Sayıştay denetçilerinin raporlarında görüyoruz. Sayıştay denetçileri raporlarında, Diyarbakır büyükşehir belediyesinin bütçesinde bulunan 26 milyon liranın tamamının harcandığına, 2017 yılında 10 milyon lira borçlandırıldığına dikkat çekiliyor. Belediye 2018 yılına 36 milyon lira borçlu girmiş.
Kayyım atanan Mardin büyükşehir belediyesine ilişkin hazırlanan Sayıştay raporunda, belediyenin 2017 yılındaki giderinin bütçe gelirinden 71 milyon 642 bin lira fazla olduğu tespitine yer verilmiş.
Sayıştay raporunda, belediye tarafından yapılan bazı ihalelerde ‘Kamu kaynaklarının verimli kullanılması’ ilkesinin göz ardı edildiği belirtiliyor. Hatalı değerlendirmeler nedeniyle 58 bin 500 lira kamu kaynağının zayi olduğu tespiti yapılıyor. Sayıştay ayrıca Mardin belediyesinin tahsisli kullandırdığı binaların mali tablolarda yer almadığının altını çiziyor.
Yine Sayıştay raporlarına göre kayyım atanan Van belediyesi, Mavi Kent A.Ş. aracılığıyla belediyede işçi çalıştırıyor. Yani taşeron kullanıyor. Belediye 2017 yılında bu şirkete işçilerin emeği karşılığı 27 milyon lira ödeyecekken, 51 milyon lira ödemiş. Belediye, Sayıştay raporuna cevaben bu miktarı sermaye payı olarak ödediğini söylüyor.
Sayıştay denetçilerinin raporlarının üzerine çok da fazla bir şey söyleme gereği kalmıyor.