Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanlarından Şükrü Karatepe, ‘başkanlık sistemi’nin diktatörlüğün önünü keseceğini savundu.
Habertürk’ten Kübra Par’a konuşan Karatepe, “Önemli olan, diktatörlüğe gitme ihtimalinde önünü kesecek önlemler alınmış olmasıdır. Öneride, Meclis’e Cumhurbaşkanı seçimlerini yenileme yetkisi veriliyor. Bu riski gören vekiller bir araya gelip seçimleri yenileyebilir ama kendi vekilliğini de riske atmak zorunda. Zaten bunu göze almıyorlarsa, diktatörlükten söz etmeye hakları yoktur” dedi.
‘Üç kuvvet birbirine denk olacak’
Özellikle muhalefet tarafından ‘başkanlık sistemi’ne yönelik sıklıkla dile getirilen kuvvetler ayrılığından uzaklaşıldığı eleştirisinin gerçeği yansıtmadığını savunan Karatepe şöyle devam etti: “Başkanlık sistemi, başkana ne kadar yetki verirse versin, parlamenter sistemle karşılaştırıldığında kuvvetler ayrılığı prensibini hayata geçirmeye her zaman daha uygundur. Burada şöyle düşüneceğiz; halk tarafından doğrudan seçilen Cumhurbaşkanı milli iradeyi temsil etmek bakımından Meclis’in karşısındaki güç olarak karşımıza çıkıyor. ABD’nin başkanlık sisteminde; yasama, yürütme ve yargı eşkenar üçgen olarak çizilir. Bunun anlamı şu; üç kuvvet birbirine tam olarak denktir. Bu mantıktan hareket edersek, başkan tek başına meclise denktir.”
‘Meclis başkandan daha üstün’
Yeni sitemle beraber Meclis’in başkandan daha üstün olacağını savunan Karatepe’ye göre, “Başkanlık sisteminde, parlamentonun asli görevi yasa çıkarmaktır. Önemli olan, parlamentonun yasa yapmasını kolaylaştırmak. Yoksa başkan zaten yetkili olacak. Başka çare yok. Ülkedeki yürütmenin tamamını ona veriyorsanız zaten çok kuvvetli olduğunu kabul ediyorsunuz…”
‘Sempatik anayasa…’
Mevcut anayasanın anlaşılmadığını ve metnin tekrar yazılması gerektiğini belirten Karatepe, daha anlaşılır ve ‘sempatik’ bir metne ihtiyaç olduğunu söyledi: “Heyecanlı, zaman zaman bir edebiyat metni gibi yazılmış. Halbuki Anayasa’nın hukuk kavramları ile yazılması gerekir. Bence hükümlerini ve uygulamasını hiç değiştirmeden, Anayasa’yı yeniden güzel Türkçe’mizle yazmamız lazım. O zaman mevcut metin 3’te 1 eksilir, kısalır, daha kompakt, anlaşılır, sempatik bir Türkçe ile yazılmış bir metin çıkar.”