Dünya Epstein skandalını konuşuyor. Epstein; ABD’de, kız çocuklarına yönelik cinsel istismar şebekesi kurmakla suçlanıyordu. Cezaevinde yargılanmayı beklerken intihar etti. İlişkilerinin kamuoyu ile paylaşılması, meseleyi yeniden gündem haline getirdi.
En merak edilen ise dosyada adı geçen Türkler. Bunlardan biri olan Banu Küçükköylü’nün, Adnan Oktar grubuyla ilişkisi olduğunu duyunca, şaşırmadım. Gerçekten de Oktarcıları tanıyanlar da bu ilişkiyi teyit ettiler. Anlattıklarına göre Küçükköylü, Oktar’ın prenslerinden Hasan Basri Güner’in sevgilisi olarak bir dönem gruba katılmıştı.
Epstein, Little St. James Adası’nı 1998 yılında 7.95 milyon dolara satın almış, burada davaya konu olan kasetli istismar düzenini kurmuştu. Aynı yıllarda, Türkiye’de, İstanbul Silivri’nin Fener Köyü’nde, Oktarcılar da 50 dönümlük bir arsa aldı. Arazide bugüne kadar görülmedik bir yapı yükselmeye başladı. Zemini akvaryum olan bölümler, bambaşka tasarımlı havuzlar, yapay göller, tavus kuşlarından develere türlü hayvanlar, yurtdışından getirilen çeşit çeşit ağaçlar, içinden sevilen içeceklerin aktığı taşlar, duvarlarında paha biçilmez tabloların asıldığı ve döşemesinde şatafatlı mobilyaların olduğu odalar…
“Dünyadaki cennet”e benzeyen yapının sahipleri sürekli değişen Oktarcı isimlerdi. Son sahipleri Metin Güçyetmez ve Yakup Balaban olarak görünüyordu. İlginçtir, biri cezaevinde öbürü firari, her ikisi de Epstein gibi “nitelikli cinsel saldırı ve cinsel istismar” ile suçlanıyor. Ancak elbette yapının gerçek sahibi Adnan Oktar’dan başkası değil.