Hatırlayın, medyada günlerce yer buldu. Türkiye’deki operasyonlarla Mossad’ın hücreleri çökertilmiş, yakalananlar mahkemeye çıkarılıp tutuklanmıştı.
İşte o operasyonların sonucunda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda tam 57 kişi hakkında bir iddianame düzenlendi. Sanıklara “Devletin Gizli Kalması Gereken Bilgilerini Siyasal veya Askeri Casusluk Amacıyla Temin Etme” suçlaması yöneltildi.
İşin ilginci, sanıkların bir kısmı Suriyeli, Filistinli, Afgan, Lübnanlı’ydı. Türkiye’nin nasıl bir dönüşüm geçirdiğinin göstergesi gibiydi.
Eminim merak ettiniz. İsrail’e Mossad ajanı olmadığı halde bilgi verenler kimler?
Gelelim duruşmalarda bu isimlerin anlattığına…
Örneğin A.Y’nin avukatı şunu anlattı: “Benim müvekkilim emekli polis memuru, malum emeklilik şartlarından dolayı dedektiflik işi ve şirketi kurmuştur.
C.C.P’nin avukatı: “Müvekkilimin dedektiflik şirketi vardır…”
A.G’nin avukatı: “Müvekkil Google reklamlar kısmında gözükecek üzere dedektiflik faaliyeti gerçekleştiriyor…”
Haberlerde ‘eski polis Mossad ajanı çıktı’ başlıklarının nedeni zaman geçtikçe anlaşıldı. Türk sanıklar, polislikten sonra dedektiflik bürosu kurmuştu.
Nitekim sanıklar Mossad ajanlığıyla değil, bu kişilere bilgi vermekle suçlanıyordu. Üstelik sanıklar arasında tek bir İsrailli yoktu. Asıl bilgi toplayanlar kurtulurken, yemledikleri sanık olmuştu.
Elbette derdin kaynağı, Ortadoğu’dan Afganistan’a Mısır’dan Afrika’ya bütün krizlerin parçası olan dış politikanın, sonunda ülkeyi uluslararası hesaplaşmaların parçası haline getirmesi. Ülkenin ekonomisinin iki paraya istihbarat toplamaya imkân vermesi.
Küçük dertleri büyük hatalar hazırlıyor. Ağrının sebebini anladığımız gün hastalığımız da tedavi olacak.