Soma’da 301 madencinin hayatını kaybettiği maden faciasında sorumluluk almamasıyla tepki çeken Çalışma ve Sosyal Bakanı Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Torun Center’da 10 işçiye mezar olan asansör faciasında da benzer bir tutum sergiledi. Çelik, savcının hakim rolüne soyunarak Torunlar GYO yönetimi hakkında takipsizlik kararı vermesinden sadece iki gün sonra, şirketin ailelere kan parası ödeyerek ‘uzlaşma‘ yoluna gitmesini takdir etti.
Bakan Çelik, takipsizlik kararının ‘ayrıntılarını bilemediğini ama yargının üzerine düşeni yaptığına inandığını‘ itiraf etti; Torunlar GYO’nun ‘ ‘vicdanlı’ davrandığını savunup, kan parası için de ”Olması gereken bir şey” dedi.
‘Savcı muhakkak üzerine düşeni yapmıştır’

Fotoğraf: DHA
Çelik’in çalışma bakanı olarak ayrıntılarını bilemediği davada bilirkişi, proje sahibi Torunlar GYO ve asansörü kiralayan Geda Major yönetimini kusurlu bulmuştu. Ancak Çelik, savcının takipsizlik kararını ‘makul‘ buldu:
”Konu yargıya intikal etmiş savcılık gerekli soruşturmayı yapmış ve yargı bir karar vermişse mutlaka dayandırdığı durumlar vardır veya yargılanması gereken kimler bilemiyorum ben ayrıntısı ile verilen kararı bilemiyorum. Ama yargı mutlaka ayrıntılı bir şekilde konuyu ele almış değerlendirmiş ve insanların vicdanlarına su serpecek bir netice çıkması konusunda da üzerine düşeni yapmıştır inancındayız.”
‘Vicdanlar dile gelmiş’, yetime sahip çıkılmış…
Çelik, Torunlar GYO’nun takipsizlik kararına karşılık sekiz aileyle kan parası vererek anlaşması konusunda da bu yönetemi ‘özendirici‘ bir tavır aldı. Çelik, ailelerin yasal tazminat hakkı bulunduğuna dikkat çektikten sonra kan parasını kast ederek şöyle dedi:
“Bunun dışında herhangi bir yerde ben bir noktasal yeri işaret etmek için söylemiyorum. Herhangi bir yerde bir kaza meydana gelmiş ve orada hukuki hakların dışında eğer vicdanlar dile geliyor yetime sahip çıkılıyor dula sahip çıkılıyor ailelere sahip çıkılma gayreti varsa bu iyi bir durum. Bunun olması gereken bir şey olduğu inancı içerisindeyiz.”
‘Bizim bir yorum yapmamız yanlış’
Çelik sözlerine şöyle devam etti: Yalnız yasalar size bunu veriyor. Bir ev yıkılmış bir yuva adeta sönmüş. Bu çerçevede işverenlerin yargının veya hakların dışında yeni imkanlar sağlaması o çocukların okuması geleceğe hazırlanması konusunda gayret göstermesi çok doğal bir şeydir. Olması gereken bir şeydir. Bu tür şeylerle ben kimseyi itham etmek istemiyorum ne mağdur olan aileleri ne işverenle aralarında ne geçtiğini bilmediğimiz bir konu ile ilgili bizim bir yorum yapmamız doğru değil. Haklarınız bunlardır bunların dışında biz bir şey yapmayız yaklaşımı vicdansızlıktır.”
Faruk Çelik, asansör faciasının hemen ardından iş cinayetlerini iş güvenliğine uymayan işçilere bağlayıp, “Takdir Allah’tan efendim ama tedbir insandan” demişti. Çelik, taşeronluk sistemini de eleştirmişti: “Neden oluyor bu işler? Çok açık ve net bunu görüyoruz, üretim zorlaması var. Bunun yanında maliyet zorlaması var. Siz işi daha ucuza yaptırmak için taşeronluk sistemini acımasız bir şekilde kullanarak, insanları, çalışanları adeta köleleştirerek bir uygulama içerisine girerseniz, burada maliyetin getirdiği baskılardan dolayı, çok kazanma hırsıyla bütünleşen bu anlayış, ister istemez güvenliği ikinci derecede bırakmaktadır.”