NEVŞİN MENGÜ
@nevsinmengu
Recep Tayyip Erdoğan Ankara İlahiyat Fakültesi’nin 70’inci yıl kutlama töreninde şunları söyledi: “Türkiye yeniden İslam coğrafyasının umudu haline gelmişse bunda hep beraber verdiğimiz mücadelenin katkısı var. Bizim de şu anda çektiğimiz sıkıntılar var. Yedi düvel üzerimize saldırıyor. Onlar üzerimize saldırıyor diye geçmişte olduğu gibi sünepe duruma geçip, yanaklarımızı çevirip ‘tokatlayın’ diyecek miyiz? Dik durmaya mecburuz. Dikleşmeden yolumuza devam etmeye mecburuz.”
Malum, bu etrafımızdaki dünya anlatısı iktidarın işine yarıyor. Cumhurbaşkanı özetle, herkes bize saldırıyor, ben olmazsam sizi yerler ham yapar yutarlar diyor. Bu anlatı devamlı şiddet söylemi ve şiddet eylemleri ile de desteklenmekte. Devamlı vurmak kırmak, yok etmekten bahseden bir siyaset var.
Erdoğan bir yandan tüm dünyaya karşı savaşan kahraman kostümünü giymek, öte yandan da ‘business as usual’ yani hiçbir şey yokmuş gibi işleri sürdürmek istiyor. Yani biz devamlı bağırıp çağıralım, her istediğimize çatalım bulaşalım ama herkes bize katlansın…
13 Kasım’da Erdoğan yine ABD’ye gidiyor. Geçen ziyareti ABD’liler açısından aslına bakarsanız bayağı bir travma olmuştu. Kısaca hatırlarsak, Türk Büyükelçiliği konutu karşısında Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesini protesto eden bir grup Erdoğan’ı sinirlendirmiş, Erdoğan’ın korumaları da gruba tekmek tokat dalmıştı. Erdoğan’ın korumalarının dövdüğü bir kişi beyin sarsıntısı geçirmişti.
Türk basını olayı, Türk korumalar PKK’li dövdü diye servis etse de, iş ABD’de başka göründü. Günün sonunda, ABD toprakları içinde barışcı gösteri yapan haklarını kullanan insanlar, yabancı bir takım kişiler tarafından tekme tokat dövülmüştü.
Emin olun, Amerika’nın ücra köy kasabasındaki ‘redneck’ pek çok Amerikalı, Erdoğan’ın adını da bu şekilde duydu. Sokaktaki ABD vatandaşına göre Ortadoğu’da bir yerlerde bir ülkenin bir lideri gelmiş, ABD’de adam dövdürmüştü; bu adam diktatör olmalıydı ve bu durum kabul edilemezdi.
Batılılar bize karşı, ABD’de Trump’tan başka kimse bizi sevmiyor diyoruz ya hep, bu önermeyi doğru kabul etsek bile, nedenlerini işte buralarda aramaya başlasak iyi olur.
ABD olayı tek de değil. Bosna Hersek’te havalimanında silahlarını vermek istemeyen korumalar, Bosna polisine saldırdı. Erdoğan’ın Belgrad ziyareti sırasında, bir kafede oturmak isteyen Emine Erdoğan’ın korumalarının otomatik silahları diğer müşterileri rahatsız etti. Kafenin işletmecisi korumalara silahlarını girişte teslim etmelerini ya da gitmelerini söyleyince yine kavga çıktı. Korumalar büyükelçiliği devreye sokarak, Sırp polisine kafeyi bastırdı. Söz konusu olayları Bosna Ve Sırp basınında detaylı olarak
okumak mümkün.
Ne var ki, bunlarla karşılaşan insanlar, vay arkadaş şu Türklere bak, ne şanlı şerefli, ne kadar da savaşçı, ne kadar da Osmanlı insanlar falan demiyor. Genellikle, ne görgüsüz adamlar, her gittikleri yeri dağıtıyorlar hissiyatı yaratıyor.
Umalım, bu sefer Washington ziyareti kazasız belasız geçsin.