MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AKP’nin karşı çıktığı af teklifiyle ilgili, “Vazgeçmek yok, geri dönüş yok” dedi ve yerel seçimlerde hiçbir ittifak niyetlerinin artık kalmadığını söyledi.
Meclis’te fiili koalisyon ortağı gibi hareket eden AKP ile MHP arasında, bir süredir MHP’nin çıkarmak istediği af nedeniyle görüş ayrılığı yaşanıyor. Son olarak Erdoğan MHP’nin getirdiği af tasarısına, “50 bin uyuşturucu suçlusunun olduğu bir dönemde af çıkaramayız. Bizler uyuşturucuları affeden bir iktidar olarak mı anılacağız” diyerek karşı çıkmıştı.
Bunun üzerine Twitter’dan açıklama yapan Bahçeli, bu sözleri ‘demagoji’ diye niteleyerek, “Milliyetçi Hareket Partisi’ni meydanlarda hakir görmek, tariz ve tenkitle suçlamak siyasi ahlak ve basirete asla sığmayacaktır” demişti.
Bu sözler AKP-MHP işbirliğinde ciddi pürüz olarak yorumlanırken Bahçeli bugünkü grup toplantısında da konuyla ilgili kararlı söylemine devam etti.
“MHP gücünü milletinden alır, itibarını ecdadından alır. Dik başlıyız, tok başlıyız. Özümüz birdir. Aldatma nedir bilmeyiz. Çünkü biz Milliyetçi Hareket Partisi’yiz. Verdiğimiz bir sözü unutamayız” diyen Bahçeli şöyle devam etti: “TBMM’ye sunduğumuz kanun teklifi bir af değildir. Toplam yedi maddeden oluşmaktadır. Kanun teklifimiz 3’üncü maddesinde hangi suçların olduğu bellidir. Milletimize neyi söylediysek onu yerine getirme peşindeyiz. Vazgeçmek yok, geri dönüş yok.”
‘MHP asla taviz vermeyecek’
Bahçeli geri adım atmayacaklarını şöyle dile getirdi:
“Diyorlar ki; ‘Uyuşturucu kullananlar salıverilecek.’ Bu temele indirmek, bu eksene sabitlemek tamiri olmayan vicdansızlıktır. Samanlıkta iğne aramaya gerek yoktur. Uyuşturucudan içeri olanlar ıslah olduysa, merhamet istiyorsa, duymayalım mı? Bunlar insan değil mi, fırınlara atıp yakalım mı, katırlara doldurup sürgüne mi yollayalım?
Uyuşturucu en hassas olduğumuz sorunlardan birisidir. Ülkücü hareketi bu konuda tartışmaya açmak kimsenin harcı değildir. Hakikat haysiyettir, ikisinden de ödün vermeyiz. Uyuşturucuyla MHP’nin adını yan yana getirmek cehalet değilse cinayettir. Bunları geçtik de uyuşturucu baronlarını konuşan yoktur! Trafiği yönlendiren şerefsizlerin hatırlı ve arkası olan müsveddelerin üstüne giden yoktur. Ne isteniyor garibanlardan, kader mahkumlarından! Gün yüzüne çıkmak onların hakkı değil mi?
Hadi baronların yakasından tutalım! Bu konuda sorumluluk almayan bin defa namert olsun. Biz teklifimizi sunduk. Söz ve karar sırası TBMM’nindir. AK Parti’nin milletvekilleri başta olmak üzere ister kabul ederler, ister reddederler. Kararlarına saygı duyarız ancak MHP asla taviz vermeyecek, ilk gün ne söylediyse aynısını cesaretle dile getirecektir.”
‘Kendi göbek bağımızı keseriz’
“Oyun bozanlık yapmıyoruz, tekere çomak sokmuyoruz, pişmiş aşa su katmıyoruz” sözleriyle konuyu AKP ile yapılan işbirliğine getiren Bahçeli şöyle devam etti: “Kendi göbek bağımızı kendimiz kesmeye hazırız. Hiçbir ittifak, yok sayılması, tez ve önermelerinin görmezden gelinmesiyle ayakta kalmayacaktır. Diğer tarafın üstten bakması, parmak sallamasıyla yaşamayacaktır. Pozisyon hatırlatması, ‘çatladı-patlıyor’ ihbarlarıyla, şartların kollanmasıyla varlığını idame ettiremeyecektir. Dürüstlük olmadan eşitler arası ilişki sürmeyecektir. Bazıları sevinç taklaları atabilirler. Tartışmalara son vermenin vakti yoktur. Bu kronik süreci uzatmanın anlamı ve alemi yoktur. Herhangi bir ittifak beklentimiz, arayışımız, niyetimiz artık kalmamıştır.”
Daha önce AKP ile yapılması düşünülen yerel seçim ittifakına jest niteliğinde bir karar alarak İstanbul’da belediye başkanı çıkarmayacaklarını açıklayan MHP lideri bu tavrını değiştirdiğinin işaretini de şu sözlerle verdi: “Biz başkasına benzemeyiz, MHP’yiz. İşin tadı kaçtığından zoraki görüşmelerle bir yere varmanın imkanı yoktur. Oyalanmaya, milleti aldatmaya, umutlarla oynamaya lüzum yoktur. Kendi yolumuzu sadece kendimiz çizeceğiz. Yerel seçimlere kendi adaylarımızla, kendi amblemimizle katılıp Türkiye’nin her seçim bölgesinde demokratik mücadelemizi yapacağız.”
‘2’nci Abdülhamit Oğuz soyudur’
Bahçeli, Danıştay’ın Andımız’ın okullarda tekrar okutulması yönünde aldığı kararla ilgili tartışmalara değinirken şunları söyledi:
“Elbette Türküz, Türkçüyüz. Andımız Türk milletinin ruh kökünden doğmuş, gelecek kuşakları aynı heves ve hedef etrafında buluşturmayı esas almıştır. Danıştay, çözülme sürecinin kötü bir hatırasını söküp atmıştır.
Diyorlar ki, ‘Danıştay anaysa ve yasalara karşı karar vermiştir.’ Bu nasıl bir şuur kaybıdır? Diyorlar ki, ‘Yargı denetimi idari eylem ve işlemin hukuka uygunluğuyla sınırlıdır.’ Neymiş, Danıştay hukuka uygunluk denetiminin sınırlarını aşmış. Bunların hepsi zırvadır, uydurmadır, temelsizdir. Papaz kararına ses çıkaramayanlar Andımız’ın okunacağını duyunca ayağa kalkmışlardır. Bu tespiti yapanların milli kimlikten ne anladıkları şaibelidir.
Bize kırmızı çizgi hatırlatması yapan gafiller unutmasınlar ki; MHP’nin kırmızı çizgisi, Türklüğün varlığı ve bekasıdır. Türkçülüğe karşı çıkıp Kürtçülüğü özendirenler kime ne anlatıyorlar? Biz doğarken varlığımızı Türk varlığına adadık. Atsız der ki, ‘Milliyetçilik, milliyeti olmayanlar için faşizmdir.’ Eğer Türk olmanın bir bedeli varsa, eğer faturası olacaksa can feda olsun. Seve seve öder, sonuçlarına katlanırız.
Türklükle İslam’ı karşı karşıya getirmek vatana ve millete ihanettir. 2’nci Abdülhamit Oğuz soyudur. Türk’tür, Türk milletinin iftiharıdır. Gazi Atatürk Türk’tür. Türk milletinin gür ve güçlü kahraman sesidir. Türk milleti bu büyüklerimiz sayesinde var olmuştur.”