2024 seçimleri yakın tarihimizde ekonominin doğrudan belirlediği üçüncü seçimdir. AKP’nin yaklaşık yüzde 30 seviyesinden devraldığı ve yüzde 10’lar seviyesine gerilettiği enflasyonun resmi verilere göre bile yüzde 70-80 bandına yükselmesi, döviz kurunda yaşanan patlama, emek gelirlerinin alım gücünün belirgin biçimde düşmesi, önceki yıllara göre göre toplumsal refahtaki belirgin gerilemenin bir faturası olması kaçınılmazdı. Bu nedenle 2024 seçimlerinde siyasal iktidarın yenilgisine yol açan en önemli faktör “boş tencere” olmuştur.
2002’den 2010’ların ortasına kadar bir yandan uluslararası koşulların uygunluğu, sıcak paranın bol olması, öte yandan ülke içinde faizlerin ve enflasyonun düşmesi ve özelleştirmeden sağlanan gelirler ile ekonomi politikaları sürdürülebildi. Toplumsal gelir dağılımında önemli bir düzelme yaşanmasa ve bozulma sürse de bireysel gelirlerde yaşanan artışlar, faizlerin düşüklüğü nedeniyle borçlanmanın kolaylaşmış olması gibi nedenlerle AKP’nin ekonomi politikalarına yönelik büyük bir tepki oluşmadı. Ancak 2010’ların ortalarından itibaren şartlar değişmeye başladı. Bir yandan sıcak paranın kıtlaşması, öte yandan özelleştirme gelirlerinde sona gelinmesi nedeniyle AKP’nin manevra alanı daraldı. Öte yandan emekçi sınıfların yoksullaşması belirginleşmeye başladı.