Öncelikle, Saray’dan bir isim, bir başdanışman “EĞER MUHALEFET PARLAMENTOYU ALIRSA” diyor. Böyle bir şeye AKP iktidarında ilk kez tanık oluyoruz.
7 Haziran’ı hatırlatmayın. O, sonucu farklı da olsa, AKP’nin “Meclis’te çoğunluk yine bizde olacak” iddiasıyla gittiği bir seçimdi.
Zaten baksanıza, Doğu Perinçek bile cumhurbaşkanlığı seçiminde ikinci tura kendisinin kalacağı iddiasında. Yarışta, hele bu politik bir yarışsa, böyledir. Oy oranınız yüzde 1’i bile bulmasa “1. olacağınızı” söylersiniz. Aksi, daha başta havlu atmak diye yorumlanır. “İddiası olmayana neden oy vereyim ki” dedirtmekten korkulur.
Oysa, Saray artık “EĞER MUHALEFET PARLAMENTOYU ALIRSA” diyor. Piyasaların sevdiği tabirle, böyle bir ihtimali şimdiden satın alıyor.
Ve bu ihtimali “seçmenin siyasetçilere vereceği BİRBİRİNİZİ DENETLEYİN / İŞBİRLİĞİ YAPIN mesajı” diye yorumluyor.
Uçum’un sözlerini, gazeteler “kazanana kadar seçim” diye yorumladı. Bana göre, Uçum’un -elbette Saray adına- ilettiği mesaj şu: “Eğer muhalefet parlamentoyu, Erdoğan da cumhurbaşkanlığını alırsa, iki güç birbirini denetleyerek ve işbirliği yaparak yola devam etmeli.. Biz buna hazırız. Gücü bölüşebiliriz..”
Dedim ya! Erdoğan, zoru gördü. Havanın döndüğünü fark etti. Yok etmeye çalıştığı Meclis’i “kabulleneceği” mesajını verdi. Mutlak galibiyet için çıktığı sahada şimdi beraberliğe razı oldu.
Ha, o beraberliği elde edebilir mi!