Halleri beni öyle bir umutsuzluğa sürükledi ki “Yesinler birbirlerini” deyip görmezden gelmek istiyorum. CHP’li particilerle dünyalarımız apayrıymış gibi geliyor. Ekonomik bataktan, iklim krizine, eğitimin niteliksizleşmesinden işsizliğe, gıda krizinden sağlıktaki açmazlara kadar çok sayıda ve yaşamsal önemde sorunumuz var bizim. İklim krizi, aşırı sıcaklar ve buna bağlı ortaya çıkan yangınlar, iklim krizine bağlı ortaya çıkması beklenen göç dalgaları birçok ülkede ana gündem maddesi ama Türkiye’de değil. Siyasetin her daim ayrı ve önemli (!) bir gündemi var Türkiye’de. Tabii CHP’nin de. Parti içi iktidar mücadelesinden daha önemli olacak değil ya tüm bunlar. Önemli olan partiyi kimin ele geçirdiği, gerisi teferruat.
Yerel seçimler yaklaşıyor. Elbette CHP için önemli bir gündem. Zira belediye başkan adaylarını kim belirleyecek, listeleri kim hazırlayacak meselesi particiler için yaşamsal! Kim kimi nereye taşıyacak, parti içi ağlar nasıl örülecek falan filan. Belediye başkanları kent yoksullarına ya da konut krizine yönelik çözüm önerileri geliştirmek için mesai yapacak değil tabii. Ya da örneğin, “Çöpünü ayrıştırmak isteyen seçmene biz bir çöp konteyneri fazladan koyamadık, ayrıştırmanın önemini kavrayanlar çöplerini ayrıştırdığı halde bizim yüzümüzden hepsini aynı konteynıra atmak zorunda kalıyor” diye de düşünecek hali yok! Onlar şu ara daha çok delege avında! Nasıl olsa sınıf altı unsurlar çöp ayrıştırma işini yapıyor ve işte büyük bir rant var, yurttaşı bu konuda niye uyandırsınlar ki? Zaten şu ara önemli olan kongreler öncesi delegeyi toplamak, çöpü değil! Artık ne olduğunu bile unuttuğumuz demokrasi gelince(!) her bir sorunumuz çözülür nasıl olsa! Kesim ekipleri Akbelen Ormanı’na girmiş, ağaçları biçiyormuş, köylü jandarmayla karşı karşıya gelmiş… CHP demokrasiyi getirince o da çözülür, kesilen ağaçların yerine yenisi dikilir! O da mesele mi yani?!