Neyin gerçekte ne olduğunu anlamaya çalışarak, iktidarın her adımında, adımın kendisi yeterince sorun değilmiş gibi yeni manalar arayarak, en derin analizi yapmaya çalışıp en büyük resmi çizme niyetiyle çok zaman, çok alan kaybettiğimizi düşünüyorum. Bu seçimde herkes eskiye göre çok daha yalnız. Geçmiş kaybedişlerin faturasını kimse ödemek istemediği için herkes hataları diğerine rücu etti. Aman AKP kazanmasın, bak sonra AKP kazanır siyasetiyle sağduyu limiti tüketilen Kürtler, sosyalistler ve kalabalık bir grup seçmen için; yerel seçimin sonucundan çok artık onurunu koruma, varlığına sahip çıkma, alanını çizme kararı çok da yargılanabilir bir durum değil. Hakları değil diyemiyor kimse, haklarıdır.
Bu seçimin en iyi yanı belki de seçimsiz senelerin gelişi.
Şapkayı öne koymaktan başka yol kalmayacak.
Gecikmeden kendimize yeni bir bakış açısı, yeni direniş yolları, yeni savunma hatları çıkarmak gerek. Güçlü ve sağlam devrimci geleneği 1960-70’lerin söylemleri ve çok daha gerisinde eylemlikle sürdürmeye çalışmak görünen o ki kazandırmayacak.
AKP-MHP iktidarı kaç kere ezber bozdu sayısını hesaplayamıyorum, kaç kere lal olduk söylemleri karşısında, öfkeden kendimizi yedik, saçmalıktan alaya vurduk ve sonunda tehdit dağı gölgesinde yaşamayı kanıksadık.
Halkın genel kanaati, her iktidar için tehdittir, kanaatlerimizi çıkarlarına çevirmeyi başardılar.
Bize yeni bir yol lazım. Yeni bir oluşum, parti vs. demiyorum, yöntem ve söylemde artık ezber bozmak lazım.