Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Ortada bir “çözüm” arayışı olmadığını bizzat Cumhur ortakları söylüyor. O halde Öcalan ne mesaj verecek? Ya da “Öcalan’dan ne istenecek” desek daha doğru olur. Zira Saray ne zaman sıkışsa İmralı’ya koşuyor. Selahattin Demirtaş’ın 14 Şubat 2018’de Sincan’daki duruşmada kayıtlara giren konuşmasından okuyalım: “2010 referandumunda partim boykot kararı aldı. Bizim üzerimizde ‘evet’ oyu verilmesi için baskı oluşturuldu. O dönemde partimin içinde olmadığı bir çözüm süreci vardı. Oslo süreci olarak bilinen, hükümet ve PKK yetkililerinin yüz yüze görüştüğü süreç. Anayasa teklifi sunuldu. Biz iki şeye itiraz ettik. Birincisi kimlikle ilgili düzenleme olmamasına, ikincisi de HSYK ve yüksek yargıyla ilgili düzenlemelerdeki tehlikelere dikkat çektik. Diğer maddeler mavi boncuk olarak yer aldı. Boykot kararı aldık. Ne yaptılar biliyor musunuz? ‘Bunlar İmralı’dan talimat alıyor’ diyorlardı ya. Abdullah Öcalan’ın el yazısıyla bakanın kendisi İmralı’dan yazı getirdi…”
Sadece bu değil tabii. 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde de İmralı’dan medet ummuş Erdoğan. Yine Demirtaş’tan dinleyelim: “2014’te de İmralı çözüm süreci vardı. Hiçbir şekilde Cumhurbaşkanı adayı olma talebim yoktu. Ama partim beni aday gösterme kararı aldı. Onur duydum. Ne yaptı? İmralı üzerinde adaylığımı geri çekme baskısı yaptı. Tanıkları var. Devlet adına görüşmeyi yürüten heyet, ‘Beyefendi (Erdoğan) çok rahatsız oldu adaylığınızdan, hem çözüm süreci yürütülüyor hem niye aday oldunuz’ dedi. ‘Biz kendisinin kölesi miyiz?’ Cevabım buydu. Biz demokratik siyaseti güçlendirmek için çözüm süreci yürütüyoruz. Biz PKK’ye silah bıraktırmak için uğraşıyoruz da, HDP’ye siyaseti bıraktırmak hedefler arasında değil. Biz demokratik siyasette güçleneceğiz deyince niye rahatsız oluyor? Çözüm sürecinin ruhuna bu aykırıdır…”
Yıl 2019. 31 Mart yerel seçimlerinde büyük bir yenilgiye uğradı Saray. Öyle ki İstanbul seçimlerini yeniletme kararı aldılar. Peki ne oldu? Yine İmralı’ya koştu Erdoğan. Bu kez bir akademisyen eliyle sandığa üç gün kala Öcalan’dan mektup getirtti. HDP seçmeninin AKP adayı Binali Yıldırım’a oy vermeyeceğini biliyordu ama belki kafalarını karıştırır sandığa gitmelerini engellerim diye plan yapmıştı. Şimdi yine sıkışmış durumda Erdoğan. Yeniden seçilmesinin önünü açmak için Anayasa değişikliğine ihtiyacı var. Anayasa değişikliğini referanduma götürmek için Meclis’te muhalefet desteğine, referandumdan geçirmek için de Kürt seçmenin desteğine ihtiyacı var. Onun için kimse “Öcalan’a çağrı“ ve “Umut hakkı“ ile Erdoğan’ın yeniden seçilmesinin önünü açacak Anayasa değişikliğinin birbiriyle alakası yok demesin. Saray’da oyun bitmez. Bunun için yeniden İmralı’ya bile gider.