Anayasa Mahkemesi (AYM) gözaltında işkenceye uğrayan Feride K.’nın başvurusunda Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan işkence yasağının hem maddi hem usul yönünden ihlal edildiğine ve 90 bin lira tazminat ödenmesine karar verdi.

Feride K.’nın Çorum’da 2002’de gözaltına alındığı jandarma karakolunda işkence görmesiyle ilgili yargılama dokuz yıl sürmüş, iki sanık hakkında beraat kararı çıkmıştı.
Kararda yer alan bilgilere göre Feride K. gözaltında tutulduğu süreçte işkenceye uğradığını iddia ederek savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu. Devlet hastanesinde yapılan muayenelerinde “Darp ve cebir izine rastlanmadı” diye kayıt düşülmüş, ceza infaz kurumundayken hastaneden verilen raporda da ortopedik muayenesinin normal olduğu kaydedilmişti.
Başvurucunun talebi üzerine tıp fakültesi öğretim üyesi tarafından düzenlenen raporda hastanın gözaltı muayene raporlarının tıbbi standartlara uygun olmadığı, tıbbi uygulama hatası olarak değerlendirilmesi gerektiği, ayrıca Adli Tıp Kurumu raporunda bütünlüklü bir değerlendirme yapılmadığı, hastanın muayenesi sonucu elde edilen bulguların işkence öyküsüyle yüksek düzeyde uyumlu olduğu vurgulanmıştı.
Soruşturma sonucunda başvurucu hakkında düzenlenen sağlık raporlarının içeriğinin gerçeğe aykırı olduğu suçlamasıyla iki doktor hakkında görevi kötüye kullanma, kötü muamele iddialarıyla da iki jandarma personeli hakkında kamu davası açılmıştı.
Dava sonucunda verilen kararda, ‘kötü muamelede bulunan kişilerin kim olduğuna dair tam bir kanaat oluşmadığı’ belirtilerek jandarma personeli beraat ettirilmiş, sanık doktorların görevi kötüye kullanma suçuyla ilgili de ‘zamanaşımı süresi dolduğu’ gerekçesiyle davanın ortadan kaldırılmasına hükmedilmişti.
‘Kabul ettirmek amacıyla yapıldı’
AYM kararında şu ifadelere yer verdi: “Soruşturmanın zamanaşımıyla sonuçlanması ve olayın fail ya da failleri tespit edilmeden kesin hükümle soruşturmanın kapatılması gözönünde bulundurulduğunda kamu makamlarının kötü muameleye ilişkin iddialar konusunda açıklama yapma yükümlülüğüne aykırı davrandığı görülmüştür.
İnsan onuru ile bağdaşmayan, bedensel veya ruhsal yönden acı çektiren, algılama veya irade yeteneklerini etkileyen, aşağılanmaya yol açan nitelikteki muamelelerin; başvurucudan bilgi almak veya isnat edilen suçları kabul ettirmek amacıyla yapıldığı, iki gün boyunca belli bir kasıt altında şiddetli fiziksel ağrı ya da ruhsal acı verilmek suretiyle direncini kırma ve aşağılama amacıyla korku, endişe ve aşağılık duygusu hissettirir nitelikte olduğu anlaşılmıştır.
Başvurucunun zamanaşımı konusundaki uyarılarına rağmen adli makamların dosyayı suç tarihinden 13 yıl 4 ay 20 gün sonra sonlandırdığı ve verilen kararın da zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesine dayandığı görülmüştür.
Kötü muamele yasağı bağlamındaki soruşturmaların hızlı bir şekilde tamamlanarak zamanaşımına uğramasına imkân verilmemesi şeklindeki pozitif yükümlülük kapsamında adli makamların yeteri kadar hassas davranmadığı ve işkence suçunu oluşturan hukuka aykırı eylemlere hoşgörü göstererek kayıtsız kaldığı kanaatine ulaşılmıştır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan işkence yasağının maddi ve usul boyutlarıyla ihlal edildiğine karar vermiştir.”