Suriye sınırı boyunca uzanan Rojava’da yaşayan Kürtlerle, o sınırın Türkiye tarafından yaşayan Kürtlerin bir elmanın iki yarısı olduğunu ve elmayı bölenin onlar olmadığı gerçeğini nasıl gözardı edebiliriz. Onlar için Kobani başka bir ülkenin kenti filan değil. ‘kız alıp kız verdikleri, tavuklarının birbirine karıştığı’ bir bölgeden söz ediyoruz.
Bunca kargaşa, bunca çatışma içinde, sabahları ‘Acaba Kobani düştü, IŞİD çetelerinin eline geçti mi’ sorusuyla uyandığımız şu günlerde sakin kalabilmek kolay değil. Zor olanın üstesinden gelelim. AKP iktidarına sakin sakin soralım:
Bir: En tepedeki AKP’li Tayyip Erdoğan “PKK ile IŞİD arasında fark yok” buyurdu. Öyleyse niye PKK ile çözüm süreci, barış süreci gibi nitelemelerle anılan görüşmeler yürütüyorsunuz? Bakanınız “Gerekirse Kandil ile de görüşürüz” dedi. E, hani IŞİD ile PKK arasında fark yoktu?
İki: Getirdiğiniz tezkereyi Meclis onayladı. Artık elinizi bağlayan bir engel yok. O tezkere “yabancı silahlı güçlerin Türkiye’den geçmelerine” izin veriyor. Başbakan daha iki gün önce “Kobani’nin düşmesini kabul edemeyiz” buyurdu. Rojava’nın Cezire ve Efrin kantonlarındaki PYG (PYD’nin silahlı güçleri) birliklerinin sınır boyunca uzanacak bir koridordan geçip Kobani’nin imdadına yetişmelerine olanak sağlayın. Elinizi tutan ne?
Üç: IŞİD’in tankı var, topu var, tüfeği, cephanesi var ama uçağı yok. Öyleyse niye IŞİD ile mücadeleyi o bölgede uçuşa yasak bölge koşuluna bağlıyorsunuz?
Dört: Beyler açıkça, delikanlıca, harbiden söyleyin: Siz sahiden IŞİD’i bir bela olarak görüyor ve onunla mücadele etmek istiyor musunuz?
Yoksa…