17 Aralık yolsuzluk soruşturması sonrası hükümetin medyaya baskısı tartışılırken, basın özgürlüğü konusunda gazetecinin haber verme hakkını da, halkın haber alma hakkını da savunan çarpıcı bir karar alındı. Basın Savcılığı, evinden ayakkabı kutularına saklanmış dolarlar çıkan eski Halkbank genel müdürü Süleyman Aslan’ın hakkında yapılan haberlerle ilgili suç duyurusunu, ifade özgürlüğü ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi temelinde reddetti.
‘Haber alma hakkı ihlal edilmedi’
Karar, Aslan’ın Radikal yazarı ve Hürriyet Daily News yayın yönetmeni Murat Yetkin hakında iki haber ve iki köşe yazısı nedeniyle yaptığı suç duyurusu üzerine alındı. Murat Yetkin’in bugünkü köşesinde aktardığına göre, ‘Aslan, sadece gözaltına alınanlar arasında kendi adının da yazılmış olması nedeniyle‘, Yetkin dahil bir dizi gazeteci ve yazarın kovuşturulmasını talep ediyordu. Eski Halkbank genel müdürü başvurusunu, Türk Ceza Kanunu’nun hapis ve para cezası öngören ‘soruşturma gizliliğinin ihlali’ ve ‘adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs’ konulu maddelerine dayandırmıştı.
Basın Savcısı Mustafa Gökay’sa söz konusu haber ve yazıların ‘kamunun haber alma hakkı ve eleştiri sınırlarını ihlal etmediği’ gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verip suçlamaları düşürdü. Gökay’ın, basın özgürlüğü açısından çarpıcı ifadelerin yer aldığı kararında şunlar vurgulandı:
‘Basının haber ve fikir aktarma özgürlüğü var’
* ‘Basının kendi görev ve sorumluluklarıyla tutarlı biçimde haber ve fikir aktarma hakkına sahip olduğu şeklindeki içtihatlar bulunduğu’;
* ‘İfade özgürlüğünün demokratik bir toplumun asli temellerinden biri olup, bir toplumun ilerlemesinin ve her bireyin kendini geliştirmesinin temel koşullarından birini oluşturduğu’;
‘Kanaat açıklama özgürlüğü garamti altında’
* ‘Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (Sözleşmesi’nin) 10’uncu maddesinin ifade özgürlüğü, kanaat sahibi olma, bilgi ve kanaatlere ulaşma, bilgi ve kanaat açıklama özgürlüğünü içerdiği’;
‘Kanaatte kanıt aranamaz’
* ‘Basının görevinin kamu yararını ilgilendiren başka alanlarda olduğu gibi siyasi konularda da bilgi ve fikirleri açıklamak olduğu, olguların varlığının kanıtlanabildiği, oysa değer yargılarının doğruluğunun kanıta başvurularak ortaya konulamayacağı, kanaatlerin bir olay ya da durum konusunda bir bakış açısını ya da kişisel bir değerlendirmeyi dile getirdiği, bunların doğru ya da yanlış olduklarının kanıtlanmasının imkânsız olduğu’;
‘Doğruluğu kanıtlanamazsa yorum yapılabilir’
* Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin çeşitli kararlarında vurgulandığı üzere, bir gazetecinin doğruluğunu kanıtlayamadığı sürece eleştirel değer yargılarını ifade etmesinin engellenmesinin kabul edilemez olduğu, dolayısıyla doğruluğu denetlenebilir olgu veya verilerin yanı sıra doğruluğunun kanıtlanması söz konusu olamayacak fikir, eleştiri ve spekülasyonların dile getirilmesinin de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10’uncu maddesi çerçevesinde koruma altına alındığı’.