ALTAN SANCAR
altansancar@diken.com.tr
@altansancarr
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 2016’da dokunulmazlıkları kaldırılan ve tutuklanan HDP’li milletvekillerinin haksız olarak tutuklandıklarına karar vermesi kararını Diken’e değerlendiren HDP’lilerin avukatlarından Deniz Gedik, tutuklu ve hükümlü bulunan tüm HDP’lilerin tahliye edilmesi gerektiğini söyledi.
Gedik ayrıca tahliye kararı verilmemesi halinde eski HDP eş genel başkanı Selahattin Demirtaş ve iş insanı Osman Kavala için işletilen sürecin HDP’li isimler için de başlayacağını belirtti.
AİHM, 4 Kasım 2016 ve sonrasında tutuklanan HDP’nin eski eş genel başkanı Figen Yüksekdağ’ın da aralarında olduğu HDP’li 13 milletvekili hakkındaki kararını açıkladı.
AİHM kararında, tutukluluk hallerinin haksız olarak devam ettirildiğini belirterek ‘ifade özgürlüğü ve seçme ve seçilme haklarının ihlal edildiğine’ hükmetti. Mahkeme, HDP’lilerin tutuklanmalarıyla bağlantılı olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 18’inci maddesinin ihlal edildiğine karar verdi.
AİHM, Türkiye’yi 184 bin 600 avro manevi tazminat cezasına mahkûm etti.
Karara bağlanan başvuruyu hazırlayan avukatlar arasında olan Deniz Gedik, hala cezaevinde bulunan HDP’li milletvekilleri için tahliye kararı verilmesi gerektiğini söyledi.
AİHM’in daha önce Demirtaş ve Kavala hakkındaki kararlarının uygulanmadığı, bu nedenle Türkiye’ye karşı ihlal prosedürü başlatıldığını hatırlatarak HDP’liler için verilen karara da uyulmaması halinde benzer sürecin gelişeceğini söyledi.
‘Mahkeme bu ihlalin hızlı biçimde sonlandırılmasını istiyor‘
Gedik, AİHM’nin dokunulmazlıkların kaldırılması sürecini hukuksuz bulduğunu aktararak ayrıntıları paylaştı:
“AİHM kararında çok kıymetli değerlendirmeler yapılıyor. Bu karar çok sayıda avukat arkadaşımızın geceli gündüzlü kolektif emeği ile ortaya çıktı. Karardaki en önemli noktalardan biri dokunulmazlıkların hukuka aykırı biçimde kaldırılması ve buna ek olarak terör suçlamalarının hukuk kriterini karşılamadığına işaret edilmesi. Özellikle anayasa değişikliğiyle, dokunulmazlıkların kaldırılmasının kimin neyle yargılanacağına ilişkin belirsizlik yaratığı belirtiliyor. Bu yeni bir tespit değil, Selahattin Demirtaş kararında da yapılan bir tespit. Fakat bunun tutuklanan bütün milletvekilleri bakımından geçerli olduğu söyleniyor.
En önemlisi ise mahkeme bu ihlalin hızlı biçimde sonlandırılmasını istiyor. Mahkeme başvurucuların hak ve özgürlüklerinin teminat altına alınmasını istiyor. Hali hazırda bunun da yolu, tutuklu ve hükümlü bulunanların en hızlı biçimde tahliye edilmesinden geçiyor.
Biz ayrıca başvurumuzda yasama sorumsuzluğu ve yasama dokunulmazlığı arasındaki farkın dikkate alınmadığını belirtmiştik. Eğer bir ifade meclis faaliyeti kapsamındaysa bunun yasama sorumsuzluğu kapsamında olduğunu, dolayısıyla yasama dokunulmazlığının kaldırılmasının bir yargılama gerekçesi yapılamayacağını vurgulamıştık. Özellikle o dönemde grup başkanvekili olan Çağlar Demirel ve İdris Baluken’in durumlarını kapsıyordu. Her iki ismin de yereldeki dosyalarında bunu gösteren çok sayıda durum vardı. Aynı zamanda bağımsız mütalaalarla da bu ortaya konulmuştu. Mahkeme bunun da dikkate alınması gerektiğini özel olarak söylüyor. Yani milletvekillerinin, özellikle politik arenada bir fikri savunan kişinin o ifadesinin hiçbir surette yargılama konusu yapılamayacağını söylüyor mahkeme.”
‘Hukuki açıdan baktığımızda bu davanın olmaması gerekiyordu‘
Gedik ayrıca HDP’lilerin Kobani davasından tutuklu olduklarını belirterek kararın bu davadan tutuklu oluşlarını da kapsadığını vurguladı:
“Kobani davasındaki çoğu iddialar zaten 6-8 Ekim olayları üstüne inşa edilmiş durumda. Çok temel bir ceza ilkesi olan, aynı olaydan iki kere yargılama olamayacağı ilkesine ters bir durum söz konusu. Mahkeme bu kararında 518’inci paragrafında detaylı olarak hangi vekiller hakkında hangi dosyalar bakımından dava olduğunu, soruşturma yürütüldüğünü söylüyor. Bunlardan ilk sırada geleni ise 6-8 Ekim olaylarına ilişkin davalar. Kısacası 6-8 Ekim olaylarına ilişkin doğrudan verilmiş bir karar var ve bu nedenle Kobani davası da etkileniyor. Zaten hukuki açıdan baktığımızda bu davanın olmaması gerekiyordu.
İşin özü tutuklu veya hükümlü farkı olmadan HDP’li isimlerin tahliye edilmesi gerekiyor. Cezası kesinleşmiş isimlerin bile dosyalarının bozulması ve tahliye edilmesi gerekiyor. Bu olmadığında Kavala ve Demirtaş davalarında başlatılan ihlal prosedürü HDP’liler için de başlatılacaktır. Türkiye’nin önüne büyük bir zorluk daha çıkacaktır.”