Avrupa yaban hayatını inceleyen bir rapora göre boz kurtlar, boz ayılar ve beyaz kuyruklu kartallar dahil birçok vahşi türün popülasyonunda artış var.
The Guardian gazetesinin haberine göre, araştırmacılar, yasal koruma ve habitat restorasyonunun hayvan türlerine sağladıkları faydaları göstermek için nüfus büyüklüğü ve coğrafi dağılımı son 40 yılda genişleyen 50 yabani hayvan türüne ilişkin verileri analiz etti.
Londra Zooloji Derneği, BirdLife International ve Avrupa Kuş Sayımı Konseyi tarafından derlenen rapor, 24 memeli, 25 kuş ve bir sürüngen tür hakkındaki verilere baktı. Ana veri kaynakları Yaşayan Gezegen Endeksi Veritabanı, Avrupa’da kuş türlerini korumak üzere oluşturulmuş The Birds Directive ve nesil tükenme riskini ölçen IUCN kırmızı listesinden oluşuyor.
Rewilding Europe‘un hazırladığı Avrupa Yaban Hayatı Geri Dönüş Raporu‘nun yazarlarından Londra Zooloji Derneği üyesi Louise McRae, “durum insanların çabası sayesinde daha iyiye gitti” diyor: “Küresel biyoçeşitlilik üzerinde çalışan ve küresel eğilimlere bakan bir araştırmacı olarak, son istatistikleri duymak oldukça iç karartıcı olabilir, ancak bu rapor gerçekten heyecan verici, bizi işimize devam etmeye teşvik ediyor ve ilham veriyor.”
Gri kurtlar, ak kuyruklu kartallar, boz ayılar, kunduzlar geri dönüyor
Etoburlar arasında en hızlı dönen tür bozkurt. Yüzyıllar boyunca insanlar tarafından öldürülen boz kurtlar, 1970’lere gelindiğinde güney ve kuzeydoğu Avrupa’nın çeperlerinde az sayıda kaldı. Onları korumaya yönelik mevzuatın yürürlüğe girmesinden ve hayvanlarla bir arada yaşama konusundaki bilinç ve hoşgörü arttıkça kurtların nüfusu da 18 katına çıktı.
Şu anda neredeyse tüm kıta Avrupasında dolaşan yaklaşık 17 bin bozkurt var.
Avrupa’nın büyük bir bölümünde yaşayan 12 bin 500 çift ak kuyruklu kartalın, İskoçya’nın batı kıyısında ve İngiltere’nin güneyindeki Wight Adası’ndaki nüfusa da artıyor. Avrupa genelinde, esas olarak yasal koruma ve zararlı pestisitlerin yasaklanması sayesinde 1970 ile 2018 arasında sayıları 4,5 kat arttı.
Daha sıkı yasal koruma sayesinde 1960’dan bu yana yüzde 44 artan boz ayı popülasyonuyla insanlar arasındaki mücadele halen devam ediyor. Etoburlar türlerle bir arada yaşamanın hala bir zor olduğunu belirten McRae, “ancak tutumlar değişiyor, birlikte yaşamanın yollarını öğreniyoruz” diyor.
Avrasya kunduzu, 1960’tan popülasyondaki 16 kat artışla ve 1955’ten beri yaşam alanını 8,5 kat genişleterek, otçullar arasında en çok güçlenen türlerden biri oldu.
Verinin görece az olması nedeniyle rapora hiçbir böcek veya bitki dahil edilmedi. “Hem izleme hem de koruma açısından bazen daha büyük veya güçlü türlere karşı önyargı olabiliyor” diyen McRae, seçtikleri türlerin çok gelişme gösterdiklerini söyledi.
Son 40 yılda bazı iyileşmeler olsa da halen bir milyon türün nesli tükenme tehlikesinde
Önceki analizler, boz ayıların, kurtların, bal arılarının ve Avrasya vaşaklarının, AB’nin yasal düzenlemeleri nedeniyle tüm omurgasızların toplamıyla neredeyse aynı miktarda fon aldığını gösteriyor. Oysa bazen kunduz veya kurt gibi ‘şemsiye türlerin’ korunması genel olarak tüm habitatlara yarar sağlıyor.
Olumlu bulgulara rağmen, Avrupa’da koruma alanlarının büyük çoğunluğunda kötü durumda olan yaban hayatı gezegenimizin genelinde rekor bir hızla kaybolmaya devam ediyor ve bir milyon türün nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya. Bu türlerin birçoğu son 40 yılda iyileşme gösterse de yüzyıllar süren düşüşten dolayı hiçbiri tarihsel olarak olması gereken sayıda değil.
Yasal koruma, arazi kullanımındaki değişiklikler ve daha iyi tür yönetimi, türleri kurtarmak için en etkili araçlar arasında. Korunan alanların genişletilmesi ve birbirine bağlanması, türlerin yeniden tanıtılması ve habitatlarının kalitesinin iyileştirilmesi de oldukça işe yarıyor.
İyileşmenin sürmesi için çalışmalar devam ediyor
Yaklaşık on yıl önce yayınlanan bir önceki ‘Avrupa’da Yaban Hayatı Geri Dönüşü’ raporundan bu yana, analiz edilen türlerin çoğunun durumunda iyileşme devam etti. Ancak araştırmacılar, iyileşmelerin devam edeceğini varsayarken dikkatli olmanın önemli olduğunu belirtiyor.
Araştırmacılar, yeni önerilen AB doğa restorasyon yasasının kabul edilmesi halinde biyolojik çeşitlilik kaybının azalacağını ve iklim kriziyle mücadelenin güçleneceğini söylüyor. Teklifte, 2030 yılına kadar polen taşıyıcı popülasyonlarındaki düşüşü tersine çevirme ve aynı tarihe kadar kimyasal pestisit kullanımını yarıya indirme hedefleri yer alıyor.
Birleşmiş Milletlerin doğa restorasyonu konusundaki gelecek on yıl planı, Aralık ayında Cop15‘te Montreal’de kararlaştırılacak.