Antalya’da 1800 yıllık Aspendos Antik Tiyatrosu’nun merdivenlerinin restorasyonu sosyal medyada tartışmalara yol açsa da, inceleme yapan bir akademisyen ve arkeolog heyeti restorasyonun uluslararası kaidelere uygun yapıldığını belirtti.
‘Ciddi analizler yaptık’

Antik tiyatronun taşlarındaki farklılık gözle görülür nitelikte. Bazı uzmanlar, Aspendos’la yeniden alevlenen ‘restorasyon’ tartışmasında, bu tarz eserlerin yeniden inşa veya restore edilmesini değil, olduğu haliyle korunması gerektiğini savunuyor.
Aspendos Antik Tiyatrosu’nda kısa süre önce tamamlanan restorasyon çalışmasının ardından işlem yapılan bölümlerin orijinal renkten farklı olması ‘mutfak mermeri’ eleştirilerine neden olmuştu. Açıklama yayımlayan Kültür ve Turizm Bakanlığı, taşların zamanla hava değişimleriyle aynı renkte olacağını savunmuştu.
Bugün Aspendos Antik Tiyatrosu’na gelen Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Abdullah Kocapınar ile Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Başkanı Yrd. Doç. Dr. İbrahim Bakır, Patara Kazı Başkanı Prof. Dr. Havva İşkan Işık, Myra Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Nevzat Çevik ve Alman Arkeoloji Enstitüsü üyesi restoratör Dr. Martin Beckmann, restorasyonu inceledi.
Restorasyonun yapılış biçimini değerlendiren Yrd. Doç. Dr. İbrahim Bakır, “Burası 1800 yılı deviren yaşlı bir yapı. Buranın nasıl korunacağına yönelik ciddi analizler yapıldı. Tarihin her döneminde bu yapı kullanıldığı için farklı müdahaleler yapılmış. Bugün de müdahale ederek ömrünü gittikçe uzatmayı planlıyoruz” dedi.
‘Venedik Tüzüğü’ne uygun davrandık’
Restorasyonun Venedik Tüzüğü’nün kurallarına uygun olarak yapıldığını, altyapının da sağlamlaştırıldığını belirten Bakır, “Sadece yok olan taşların yerine dünya çapında restorasyonun anayasası olarak kabul edilen Venedik Tüzüğü’nde de belirtildiği gibi ‘uyumlu ama farklı’ taşı seçmek için çalıştık. Laboratuvar analizleri yapıldı ve uygulanan taşların yapıya en uygun taş cinsleri olduğu belirlendi” diye konuştu.
‘Mutfak mermeri’ benzetmesiyle renk farklılıklarından ötürü eleştirilen yeni taşların işlemden geçirilerek eskitilebileceğini, ancak bunu tercih etmediklerini belirten Bakır, sözlerine şöyle devam etti: “Her taşın görünümü doğaya karşı verdiği mukavemet aynı olamaz. Yoğun kullanılan taşların çok küçük bir parçasını açtık ve gördük ki bizim kullandığımız taşa çok yakın bir taştı. Ve bu taşlar zaman içinde bu hale geliyor.”
‘Restorasyon yapıyı sağlam tutmak için’

Türkiye’nin önemli kültürel miraslarından Aspendos Antik Kenti’ndeki tiyatronun merdivenleri Korkuteli beji rengindeki kireç taşıyla tamamlandı. Renk farklılıkları sosyal medyada ‘mutfak mermeri’ benzetmesiyle eleştirilere maruz kalsa da, uzmanlar tartışmanın merkezinin gerçekten de merdivenlerin tamamlanmasının gerekip gerekmediği yönünde olması görüşünde.
Prof. Dr. Nevzat Çevik ise çıkan tartışmaların tarihe sahip çıkma ve duyarlılığı artırma adına önemli bir gelişme olduğunu kaydetti.
Çevik, restorasyonun yapıyı sağlam tutmak için de yapıldığını belirterek, “Eğer başka bir taş uygulansaydı o da tartışma konusu olurdu. Burası kullanılan bir binadır. Dolayısıyla burayı kırık dökük halde bırakalım, olduğu gibi konsolide edelim gibi bir seçeneğimiz yok. Çünkü yapı ve ziyaretçi güvenliği söz konusu. Sanmayın ki bu basamaklar insanlar lüks içinde otursunlar diye yapılıyor. Bu taşlar konumu itibariyle tiyatroyu ayakta tutan birer parçacık haline geliyor. Bu çalışmaları yapıyı korumak için yaparız. Diğer seçenekler sonuçtur bizim için. Esas olan yapının ruhuna en uygun şekilde onu yaşatmaktır” diye konuştu.
Kış yağmurlarıyla normale dönecek
Restorasyonda eleştirilen taşların mermer değil doğal taş olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Havva İşkan Işık ise, her taşın kesimden çıktığı zaman bembeyaz bir renk alabileceğini söyledi.
Taşların orijinale uyum sağlayabilmesi için 1800 yıl beklenilmesine gerek olmadığını açıklayan Prof. Dr. Işık, “Gelecek yıl, kış yağmurları bunun üzerinden geçtikten sonra bu görüntünün orijinale daha yakın hale geldiğini göreceksiniz. Bu görülen gri ve siyah doku zaten bu taşın orijinali değil. O taşların da açıldığında renginin aynı olduğunu biliyoruz. Kimsenin endişesi olmasın” dedi.
İncelemelerde bulunan Restoratör Dr. Martin Beckmann, tiyatronun ilk 1930’lu yıllarda restorasyonla tanıştığını, o günden bugüne birçok tecrübe kazanıldığını belirtip, bu tecrübelerin Aspendos Antik Tiyatrosu’nda uygulandığını söyledi.