Yakın tanıyanlar, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun dengeli, sakin, bağırmayan üslubunun Türk siyasetinde son yıllarda hakim olan sert ve hakaretamiz tarzdan çok uzak olduğunun farkındalar. İhsanoğlu’nun belki de en büyük avantajı, seçimlerin aslında kendisi değil Tayyip Erdoğan’la ilgili oluyor oluşu. Türkiye’nin kutuplaşmış atmosferinde Cumhurbaşkanlığı seçimleri, ”Erdoğan’a evet mi hayır mı?” diye algılanacak. Bu ortamda Erdoğan ”Başkan”, İhsanoğlu ”Cumhurbaşkanı” adayı olacak.
En büyük dezavantajı, kamuoyunda az tanınmıyor oluşu. Tayyip Erdoğan gibi bir marka karşısında CHP-MHP bloğunun İhsanoğlu’nu tanıtmak için sadece bir ayı var. İslam coğrafyasındaki saygın kimliğine rağmen İhsanoğlu bir ”halk adamı” sayılmaz. İyi eğitimli, iyi okullarda okumuş, uluslararası dünyada üst düzey görevlerde bulunmuş biri. Bu anlamda Tayyip Erdoğan’ın belli bir kesimde yarattığı ”içimizden biri” hissini yakalaması kolay değil. Üslup olarak da belediyecilikten bu yana sokaktaki insana ”dokunmayı” çok iyi bilen Erdoğan’la aşık atması zor.