Süleyman Şah Türbesi’ndeki kriz benzeri bir tehditle karşılaşmak istemeyen Türkiye, IŞİD’in eline geçen Musul Başkonsolosluğu’nu tahliye ediyor Kamuoyunda tüm dikkatler Lice olayları ve Diyarbakır’daki bayrak indirme eylemine odaklanmışken, sınırlarımızın hemen ötesindeki Musul’da sessiz sedasız yükselen IŞİD tehdidi Ankara’yı teyakkuza geçirdi.
Ankara’daki yetkililer, IŞİD’in yükselişini büyük ölçüde Suriye’deki Esad rejiminin hâlâ devrilmemiş olmasının yarattığı otorite boşluğu ve Maliki yönetiminin Irak’taki Sünnilere yönelik dışlayıcı politikalarına bağladı. Dünkü görüşmelerde yetkililerden en sık duyduğum laf, ”Biz Maliki konusunda uyarmıştık” oldu.
IŞİDin güney sınırlarımızdaki yükselişi, Türkiye’nin kendi coğrafyasındaki Kürtlerle güçlü ve kalıcı bir ittifak kurması zorunluluğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Ancak IŞİD konusunda Erbil’deki Kürt yönetimi ile yakın işbirliği halinde olan Ankara, henüz PYD ile benzer bir paslaşma içinde değil. Üst düzey kaynaklar, PYD’yle stratejik bir yakınlaşmanın ister istemez Türkiye’deki çözüm sürecine endeksli olduğunu, çözüm sürecindeki kırılgan atmosferin şu aşamada daha derin bir ilişkiye imkân vermediğini belirtiyor.
Her durumda IŞİD tehdidi ve Suriye’den Irak’a uzanan yayılmacı bir Selefi devleti ihtimali, Ankara’nın Suriye ve Irak’taki stratejik önceliklerini yeniden gözden geçirmesini zorunlu kılıyor. Ve hiç beklenmedik bir zamanda Ankara kendini El Kaide karşısında Barzani, PKK, PYD ve hiç sevmediği Maliki’yle aynı cephede buluyor…