• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Askeri liseler açılsın, ama nasıl?

01/08/2019 10:09

DR. YASİN TÜRKER*

yasinturker@yahoo.com

Mezunu olmaktan gurur duyduğum Deniz Lisesi, 15 Temmuz sonrası diğer askeri liselerle birlikte KHK ile kapatıldı. Anayasa Mahkemesi geçen hafta CHP’nin yaptığı başvuru üzerine kararı değerlendirdi ve Anayasa’ya bir aykırılık görmedi. Kamuoyunda neredeyse her kesim, bu okullarda okumuş olsun ya da olmasın, askeri liselerin kapatılmasına karşı çıkıyor. Aslında milletimiz sokaklarında genç bahriyelilerin dolaştığı, bayramlarda pırıl pırıl üniforması ile el öpmeye gelen Harbiyelilerin özlemini duyuyor. Ancak bu tartışmada bir gerçek göz ardı ediliyor; askeri liselerde okuyup okuldan ve meslekten ayrılmayı –bir kez bile olsa- aklından geçirmeyen neredeyse yoktur. Bazen mesleğin büyüsü, bazen devletin bu meslek ile sağladığı imkanlar, ama belki de en önemlisi ağır tazminat baskısı sağlıklı karar alınmasına engel olmuştur. Acaba askeri liseler açılmalı mı? Açılacak ise aynı statüde mi açılmalı yoksa bazı değişiklikler gerekli mi?

Önce dünyadaki mevcut duruma bir göz atalım. ABD ve Kanada’da 2018-19 eğitim yılında 17 askeri lisede toplam 4.815 öğrenci kayıtlı bulunuyor. Bu okullar özel okul statüsünde olup erkek ve kız öğrenciler birlikte yatılı olarak eğitim görüyor.  Özel okul statüsünde olmaları nedeniyle harp okulları ile aralarında resmi bir bağ mevcut değil. Askeri lise mezunları isterlerse harp okullarına müracaat edebilecekleri gibi, sivil üniversitelere de devam edebiliyor. Fransa’da École Spéciale Militaire de Saint-Cyr isimli bir askeri okul eğitim vermekte olup 21 yaşından itibaren eğitim süresi üç yıl. Portekiz’de lise seviyesinde eğitim veren özel statüde bir askeri okul bulunuyor. Bunların dışında Rusya, Bangladeş, Malezya, Nijerya, Pakistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Tayland’da askeri liseler olduğuna ilişkin açık kaynaklarda bilgi bulunuyor.


Deniz Lisesi (Deniz Harp Okulu ile birlikte), ‘Mühendishane-i Bahr-ı Hümayun’ adıyla 1773 yılında kurulmuş, 1853 yılında dört sınıflı idadi kısmı açılmıştı. Kuleli Askeri Lisesi ve Işıklar Askeri Lisesi ‘Mekteb-i Fünun-i İdadiye’ adıyla 1845’te açılmıştı. Hava Lisesi, 19 Ekim 1957 Manisa’da kurulmuş, 1974 yılında kapatılan okul, 2008 yılında Bursa Askeri Hava Lisesi olarak tekrar açılmıştı. Askeri ortaokullar (rüşdiye), ise 1875 yılında ağırlıklı olarak İstanbul bölgesinde açılmış, Mustafa Kemal Atatürk de Selanik Askeri Rüştiye’sinden mezun olmuştu. Daha sonra kapatılan askeri ortaokullar, Cumhuriyet döneminde 1950’li yılların ortasında kısa bir süre tekrar faaliyet göstermişti. 

Askeri liselerin toplum nezdinde imajının yüksek olması ve başarılı öğrenciler tarafından tercih edilmelerini ise, 1960-90 arasında ülkemizin ekonomik durumu, dünya ile entegrasyonunun sınırlı olması, teknolojinin ağırlıklı olarak TSK üzerinden ülkemize girmesi, tarihimizden gelen TSK’ya olan güven ve saygı ile 70’li yıllarda terör olaylarının etkisi olarak sayabiliriz. 80’li yılların başında askeri liseler o yıllarda tek olan (1982 yılında ikincisi açılan) fen lisesinden sonra en başarılı öğrencileri alabilmekteydi. 1985 yılından sonra Türkiye’de özel okulların sayısının artmaya başlaması, yurt dışında eğitimin görece kolaylaşması ve terör olaylarının son bulması ilgi nispeten azaltmaya başlamıştı.

Askeri liselerde eğitimin ana bileşenleri şöyle:

-Fen lisesi benzeri müfredat programı

-Yabancı dil hazırlık sınıfı

-Yatılı olması nedeniyle planlı ders çalışma saatleri 

-Düzenli spor imkanı

-Yaz aylarında mesleğe yönelik kamp ve eğitim faaliyetleri

-Küçük yaşta tesis edilen ast-üst ilişkileri, zaman çizelgesine riayet ve itaat duygusunun gelişmesi

-Sağlıklı beslenme

-Kültürel faaliyetlerdir.

TSK (devlet) açısından bakıldığında ise;

-14 yaşında eğitime başlatılan gençlerin istenilen değerlerle ve niteliklerle yetiştirilmesinin nispeten daha kolay olduğu düşünülür. 

-14 yaşında bir gencin bütün hayatını etkileyecek kararları sağlıklı olarak vereceği ise şüpheli olarak değelendirilir. 15 yaşını doldurmuş olmakla birlikte 18 yaşını doldurmamış olan çocuklar (TCK’nın 31/3 maddesi) ceza sorumluğunun var olduğu kabul edilmiş, ancak bu kişilerin içinde bulundukları yaş küçüklüğü diğer kişilerden daha az olduğu kabul edilerek cezalarında bir indirim kabul edilir. 12 ile 15 yaş arasındaki çocukların ceza sorumluluğuna karar verilmesi ise olası bir yargılamada görev alacak yargıcın kararına bırakılmış.

-Ergen bir çocuğun gelişiminde önemli bir yer tutan aile şefkati nasıl karşılanmalı? Ya da aile sevgisinin yerine vatan sevgisi konulmalı mıdır?  Subayların mesleki önceliklerini ailelerinin dahi önüne koymaları ne kadar sağlıklı bir durum? Eğer subaylık bir yaşam biçimi olarak ele alınırsa, bu TSK’nın siyasi hayat üzerinde vesayet oluşturmasının temel nedeni değil mi?

 –‘FETÖ’ mensuplarının, askeri okulları özellikle 2000’li yıllardan itibaren, ele geçirmiş oldukları hukuki bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Benzer bir cemaat ya da çıkar grubu yapılanmasının gelecekte önüne geçecek ne tür tedbirler alınıyor?

-Sekiz yıl askeri okullarda eğitim alan gençlerin, hala Fetullah Gülen gibi bir kişiye sadakat göstermesini, bir örgüt üyesi olarak hareket etmesini sorgulamak gerekmez mi?

Askeri liseler açılmalı, ama nasıl?

-Temel değerlerin, vatan sevgisi, katılımcı demokrasi anlayışı, hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı ilkesi ile siyasi otoriteye saygı ve özgürlükler (fikir, inanç vb.) olması şart. 

-Anayasanın çocuk haklarını koruyan düzenlemesi de dikkate alınarak askeri liseye kaydolmuş bir çocuğun 18 yaşına geldiğinde bu kararını tekrar gözden geçirme ve isterse hiçbir maddi ve manevi sorumluluk altına girmeden vazgeçebilmeleri mümkün olmalı. 

-Gelecekte bir cemaat/tarikat ya da çıkar grubunun askeri okullarda örgütlenmesinin önüne geçecek yargı ve Meclis denetimi sağlanmalı.

-14 yaşında devletin şefkatli kollarına emanet edilen öğrencilerin bu şefkatten mahrum bırakılmadıkları kamuoyu tarafından şeffaf olarak denetlenebilmeli. Bu kapsamda bir acı anımı da paylaşmak isterim. Askeri liselerde yaşayan öğrencilerin kötü muamele görmemesi, özlük haklarının tam olarak sağlanması yaşları itibariyle önemli. 1983 yılı başında Deniz Lisesi’nin yatakhane binasının çatlaması nedeniyle öğrenciler 1.5 yıl boyunca dershane, teneffüshane ve spor salonu olarak inşa edilmiş alanlarda uyumuş, yemeklerini barakalarda yemiş, altı ay sıcak sudan mahrum hayatlarını sürdürmüştü. Binanın çatlamasının nedeni ise Deniz Lisesi’nin plansız bir şekilde 1977 yılında dört yıllık kolej eğitim müfredatını kabul etmesi ve mevcut yatakhane binasına bir kat ilave edilmesiydi. İlave edilen bu kat binanın tüm statik dengelerini ve tesisat sistemini alt üst etmişti. Allah’tan bina bir gecede çöküp çok daha büyük acılar yaşanmasına neden olmamıştı. 

-Askerliğin temelinde itaat olduğu fikrinden hareketle, askeri liselerde kötü muameleye kesinlikle tolerans gösterilmemeli.

-Askeri okulların akademik olarak başarılı öğrenciler tarafından tercih edilmesi insan kaynakları kalitesini artıracaktır. Bunu sağlamanın ilk adımı ise okulun eğitim programı, eğitici kadrosu ve fiziksel alt yapısı olmalı. 90’lı yıllara kadar sınırlı sayıda özel okul bulunması nedeniyle askeri liseler özellikle Anadolu’da imkanları kısıtlı başarılı gençler için cazibe merkezi olmuştu. Askeri liseden mezun öğrenciler üniversite sınavına girmeli ve yüzde 1’lik dilim içinde yer alamayanlar Harp Okulları’na devam edememeli. Bu kapsamda Harp Okullarına giriş sınavında imam hatip lisesi ya da farklı bir liseye ayrıcalık tanıyacak düzenlemelerden kaçınılmalı.

-Askeri okulların temel amacı, demokrasi ve hukuka inanmış, vatanını ve dünyayı seven, iyi eğitimli gençler yetiştirmek olmalı. Bu maksatla askeri liselerden mezun olanların da görüşü alınarak geniş tabanlı bir danışma kurulu oluşturulması faydalı olacaktır. 

-Son konu ise askeri lise komutanları ile öğretim başkanları ve öğretmenlerin siyasi baskıdan etkilenmeden fikri hür vicdanı hür şekilde görev yapmalarını temin etmek olmalı. Bu amaçla komutan ve öğretim başkanlarının ataması, TBMM Milli Savunma Komisyonu görüşü de alınarak, MSB tarafından beş yıldan az olmayacak bir süre için yapılmalı.

*1985 yılında Deniz Lisesi’nden, 1989 yılında Deniz Harp Okulu’ndan, 2001 yılında Deniz Harp Akademisi’nden mezun oldu. ABD Naval Postgraduate School’da Harekat Analizi dalında yüksek lisans, Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği’nde doktora derecesine sahiptir. Yüzer birliklerde, Deniz Kuvvetleri ve Gnkur. Bşk.lığı Kh.larında, üç yıl süre ile İspanya’da NATO görevinde bulunmuştur. Kamuoyunda Balyoz Davası olarak bilinen yargılamada 33 ay tutukluluğun ardından Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararıyla 19 Haziran 2014 tarihinde özgürlüğüne kavuştu. 30 Ağustos 2015 tarihinde emekli oldu.

Kategori:Analiz

SON HABERLER

Ticaret bakanı: OECD diyor ki Türkiye'de hayat standartları dört kat yükseldi

Ticaret Bakanı Bolat Ömer “OECD diyor ki, son 10 yılda Türkiye’de hayat standartları dört katı yükseldi” dedi.

Uçum: Türkiye'de siyasi tutsak yoktur

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum “Kesin olan şu ki Türkiye’de siyasi tutsak yoktur” dedi.

Polis memurunun aracından dokuz kaleşnikof tüfek ve beş ruhsatsız tabanca çıktı

Sakarya’da polis memurunun aracından dokuz kaleşnikof piyade tüfeği, beş ruhsatsız tabanca çıktı, zanlı gözaltına alındı.

İstanbul'da bazı yollar kapalı

İstanbul’da 25 Mayıs’ta Galatasaray’ın şampiyonluk kutlaması nedeniyle bazı yollar kapalı.

İmamoğlu'nun telefonu: İBB bürokratı evinde olduğunu söyledi, arama talep etti

Tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ikinci telefonunun yerini İBB Teknoloji Grup Başkanı Erol Özgüner’in söylediği ortaya çıktı.

Nasıl bir TSK yapısı?
AYM'nin akademisyen kararı: İktidar hedeflerine ulaşmıştı

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 763 gündür hapiste

YAZARLAR

Bir uyanışın tarihi: 19 Mayıs

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Elinden çıkanı kulağın duysun

Mustafa Dağıstanlı

Ali Özgentürk için: Böyle mi olmalıydı!

Ayhan Tinin

Çocuk, sınırsızlıkta değil, sınırda büyür

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Yazalım da ne yazalım nasıl yazalım!

Murat Sevinç

Senyör Amicis'in gazına geldim 

Behzat Şahin

Özel, İmamoğlu ve Yavaş'ın 'özenli' açıklamaları üzerine…

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

Uğur Emek: Üniversite mezunları inşaatlarda amelelik ve motokuryelik yapıyorlar

Sedat Bozkurt: Şimşek, Nebati'den devraldığı ekonomiyi enkazdan daha berbat olarak değerlendirmişti

Nevşin Mengü: Bizde iktidar Boğaziçi'ni ilerici özgürlükçü dünyanın sembolü olarak görüyor

Ümit Akçay: Cari fazlanın yüksek olduğu yıllar, Türkiye'nin kriz yıllarıdır

Gözde Bedeloğlu: Gençler, değil üç çocuk hayal etmeyi, bir su ısıtıcısını bile masraf olarak hesaplıyor

Carl Bildt: Amerika Birleşik Devletleri'nin daha az önemli hale geldiği bir döneme mi giriyoruz?

Savaşkan İskefli: TOFAŞ ve Stellantis arasındaki birleşme, otomotiv sanayisi için hem bir fırsat hem de sınav

Mehmet Yaşin: 'Sabahçı' modasının öncüleri, kararında sabah içkisinin insanı canlandırdığını iddia ediyorlar

Berkant Gültekin: Bahçeli bir bakıma tüm sırrı ve gizemi bozdu

Gündüz Vassaf: Gün, Harvard'la dayanışmanın günü

Mithat Fabian Sözmen: İşçi sınıfının taraftarlığı anonimliğe, edilgenliğe ve seyirciliğe mahkum

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×