Şair Sezai Karakoç’un adına ‘Mona Roza’ şiirini yazdığı, Cemal Süreya’nın uğruna soyadından bir harf eksilttiği 94 yaşındaki Muazzez Akkaya, uzun yıllar sonra sessizliğini bozdu.

Mülkiye Mektebi’nin 1950’li yıllardaki öğrencileri Cemal Süreya ve Sezai Karakoç, gönlünü sınıf arkadaşları Muazzez Akkaya’ya kaptırdı.
Aynı zamanda yakın arkadaş olan, birbirine Akkaya’ya yazdığı şiirleri okuyan iki büyük şair, genç kadın için kaybeden tarafın soy isminden bir harfi eksilteceği iddiaya bile tutuştu.
Kim Muazzez’in gönlünü kazanırsa diğeri soy isminden sonsuza kadar bir harfi silecekti. Rivayet o ki iddiayı Cemal Süreyya kaybetti ve soy ismindeki ‘y’ harfinden vazgeçti. Şair Karakoç ise Akkaya için edebiyatın en dokunaklı şiirlerinden, ‘Tek Gül’ anlamına gelen ‘Mona Roza’yı kaleme aldı.
Bu şiirde kıta başlarındaki harfler yan yana getirildiğinde ‘Muazzez Akkayam’ akrostişi ortaya çıkıyordu.
Mona Roza’nın sırrı 2007’de kamuoyuna yansıdı ancak döneme ilişkin birçok ayrıntı 70 yılı aşkın süre gizemini korudu.
Yaşama veda eden iki şairin hafızalara kazınan aşk şiirlerinin baş kahramanı, şimdilerde 94 yaşına basan, evlatları ve altı torunuyla mutlu bir yaşam süren Muazzez Akkaya ise uzun yıllar sonra sessizliğini AA’ya bozdu.
Cemal Süreya cebime şiirler koyardı
Akkaya, Karakoç ve Süreya’nın kendisine sevgisine ilişkin şöyle konuştu: “Cemal Süreya daha çok cebime şiirler koyardı. Sonra sınıfa girince aynı şiiri tahtada da görürdüm. Şiirlerin ona ait olduğunu sonradan öğrendim. Ben o dönem bu şekilde bir arkadaş edinmeyi, ilerletmeyi hiç düşünmedim.”

Sezai Karakoç benden küçüktü
Karakoç’un ise daha ısrarcı bir tavrının bulunduğunu vurgulayan Akkaya, o dönem yaşananları şu sözlerle dile getirdi: “Büyüklerimizin kafamıza çiviyle çaktıkları bazı fikirler var, ‘erkek yaşça büyük, hanımı ondan küçük olmalı’ gibi. Annem-babam, çevremdeki herkes de böyleydi. Sezai Karakoç da benden 1-2 yaş kadar küçüktü, benim için ilk handikap oydu zaten. Bu nedenle ihtimalini bile düşünmedim çünkü kafamda yaş konusu yerleşmişti.”
‘Soy ismindeki harfi bizi aynı masada gördüğü için sildirdi’
Cemal Süreya’nın soy isminden bir harfi eksilttiği olaya da ilk kez açıklık getiren Akkaya, şöyle devam etti:
“Benimle gelip konuşmaya hiç çalışmadı. Bir iddiaya girmişler, onun sonucu soy isminden bir harfi attığı doğru. Hangimiz daha ileride olursak, diğeri bir şeyinden vazgeçecek diye iddiaya girmişler. Bu olay olduğunda Mülkiye’nin kafesinde arkadaşlarımızla oturuyorduk. Arkadaşlarım yanlarında Sezai Karakoç’la gelmişti. Aynı masadaydık. Sonra diğer arkadaşlar kalkıp gidince ve sadece Sezai Karakoç’la benim masada kaldığım anı görünce Cemal Süreya, soy isminden bir harfi sildirmiş. Bana böyle izah etmişlerdi.”

Bana yazılan şiirleri keşke saklasaydım
Karakoç ve Süreya’ya yakınlık gösterecek, umut verecek bir davranışta da bulunmadığının da altını çizen Akkaya, kendisine yazılan şiirleri saklamadığı için pişmanlık duyduğunu söyledi: “Bana yazılan şiirleri zaman içinde ne yazık ki kaybettim, buna gerçekten üzülüyorum. Evlenirken problem olmasın diye düşünerek ablamın evinde bir yere koymuştum. Sonra da eşimle bir sorun yaşamayalım diye geri almadım. Maalesef orada da şiirler zamanla telef oldu. Buna gerçekten üzülüyorum, keşke o şiirleri saklasaydım.”