MESUDE ERŞAN
@mesudersan
Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) başlattığı ‘Beyaz Nöbet’in ikinci gününde, asistan hekimler başlıca sorunları olan nöbet ertesi izin, ücret, eğitim, şiddet, mobbing ve angaryayı anlattı.

Hekimlerin ekonomik ve özlük haklarında düzenleme içeren yasa tasarısının geri çekilmesi ve hala görüşülmemesine karşı 4 Şubat’a kadar devam edecek ‘Beyaz Nöbet’, 26 Ocak 2022 günü TTB önünde ve eş zamanlı olarak illerde düzenlenen basın açıklamasıyla başlamıştı.
Ankara’da TTB Genel Merkezi’nde akşam bir araya gelen tıp fakülteleri ve kamu hastanelerinden asistan hekimler, eğitim yaşantıları sırasında yaşadıkları güçlüklerle ‘insanca yaşama, eğitim alma ve çalışma’ taleplerini paylaştı.
Uzmanlık eğitimlerini sürdürürken, çalıştıkları kliniklerin hizmet yükünü sırtlayan asistan hekimler dertli, yorgun ve endişeli.
‘Usta-çırak değil, işveren-işçi ilişkisi gibi‘
“Asistan hekim, eğitim alması gereken uzmanlık öğrencisidir” diye sözlerine başlayan asistan hekim, “Ama çoğu üniversitede yardımcı sağlık personeli ve hemşirenin azlığından ötürü işler hep asistana yükleniyor” dedi.
Pediatri asistanı olduğu halde damar yolu açma, kan alma, hastaların gitmesi gereken yerlere eşlik etme gibi işler de yaptığını paylaşan hekim, “2-3 dakikada bir hasta bakıyoruz. Bu kadar iş yükünün arasında, merak ettiklerimizi hocaya sormaya fırsat kalmıyor. Öğleden sonra birçoğunu polikliniklerde bulmak çok güç” diye konuştu.
Tıp eğitimde usta-çırak ilişkisinin öneminin hep vurgulandığını hatırlatan asistan hekim, “Bizim yaşadığımız daha çok işveren-işçi ilişkisi gibi. Hocalar, ‘Hastaları bu kadar sürede bitir, sadece bu kan tetkiklerini iste’ diyor. Nedeni sorsak da birçoğunun bize ayıracak zamanı yok. Bazen mobbing de devreye giriyor. Üzerimizde baskı oluşturuyorlar” diye yakındı.
‘Kesintisiz 40-44 saat çalışıyoruz‘
Bir başka asistan hekim, eğitim konusunda ciddi sıkıntı yaşadıklarından söz etti ve tabloyu şöyle özetledi: “Hastanelerde ‘işlerin dönmesi’ için biz joker eleman gibiyiz. Nöbetimiz 40-44 saati bile buluyor. İki günün toplamında neredeyse uykuya vakit kalmayacak kadar, evinize gidip sadece ayılabiliyoruz. Kişisel hijyenik ihtiyaçlarımızı bile karşılamayacak durumda kaldığımız günler oluyor, özellikle cerrahi asistanların. 40 saat hastanede tutularak, ne kadar eğitim alabiliriz? Kaldı ki son zamanlarda, öğretim görevlileri de ayrılıp, özel sektöre geçtiği için eğitim sıkıntılı.”
‘Günde 150 hasta bakmak cinayet!‘
Sorunların büyük çoğunluğunun sağlık politikalarını belirleyenlerden kaynaklandığını söyleyen bir başka asistan hekim, düşüncelerini şöyle ifade etti:
“Bizim hastalarımıza baktığımız gözle değil, müşteri gözüyle bakıyorlar. Tabii ki beş dakikada sağlık olmaz. Hiçbir hekim 150 hasta baktı diye kutlanamaz. Bu resmen cinayettir. Bu kadar hızlı, bu kadar karmaşık bir sistemde hata yapılmaması düşünülemez, mümkün değildir. Hepimiz insanız. 36-40-44 saatlere varan çalışma sürelerinde hatalar haydi haydi yapılır.”
‘30 saatten sonra kafamız duruyor‘
Asistan hekimlerden biri “Bir işyeri düşünün ki acilinde, polikliniğinde her gün kavga çıkıyor. Bu koşullarda kim çalışmak ister? Biz de istemiyoruz” dedi. 36 saat aralıksız çalışmanın ve günde 50-100 hastaya bakmanın ‘insanca’ olmadığını belirten genç hekim, “Vatandaşımıza hizmetten gocunmuyoruz. Ama 30 saatten sonra insanın kafası duruyor, almıyor. Bazen hasta konuşurken insan kendini boşlukta hissediyor” diye konuştu.
Nöbet ertesi izin verilmesi halinde, mesai ücretlerini alamadıklarını belirten asistan hekim: “ 40 katır mı? 40 satır mı?’ demek bu. Yevmiyle çalışıyorsak, saatlik işçiysek, saatlik ücretimizi bilelim, ona göre hastaneye gidelim.”
‘36 saate nöbete mecbur bırakılıyoruz‘
Başka bir asistan hekim, ne kadar mesai yaparlarsa yapsınlar bunun sadece 130 saatinin ödendiğini anlattı. “Nöbet ertesi çalışmaya devam etmezsek, bir yandan maddi kesintiler oluyor, diğer yandan eğitim kısıtlanıyor, iş yükünün önüne geçilmiyor. Böyle olunca pek çok asistan hekim mesaiye kalmayı tercih ediyor. Hocalar da iş yükünde ciddi artış olacak, işler aksayacak kaygısıyla istemeyebiliyor” diye anlattı.
‘Akran zorbalığı yaşıyoruz‘
Bir başka asistan hekim, kliniklerde kıdemlilerinden ‘akran zorbalığı’ gördüklerini anlattı. Her bir asistan hekimin, araştırma görevlisi olduğunu hatırlatan hekim, “Araştırma görevlileri arasında kimi zaman, askeri hiyerarşide olmadığı kadar akran zorbalığı yaşanıyor. Aslında araştırma görevlilerinin yıl yıl kıdemlerinde ne yapacağı bellidir ama sürekli daha küçüklerin üzerine yığılıyor işler. Bu gerçekten tüketen, yıpratan bir şey. Kendi aramızda da akran zorbalığını çözmek zorundayız” diye yakındı.
‘Avrupa’da 24 saatlik nöbetlerin kısalması konuşuluyor‘
Asistan hekimlerden biri, Avrupa ülkelerinde 24 saatlik nöbetlerin uzunluğunun konuşulduğunu belirtti. Hekim şunu anlattı: “Avrupa’daki akranlarımız, asistan hekimler 36 saat çalışmadığı için yetersiz bir eğitim almadığını düşünmüyor. Hastanemiz uluslararası akreditasyon sürecinden geçerken denetimciler asistan odamızda neden hiç ders kitabı olmadığını sormuşlar, şaşırmış ve eksik olarak not almışlardı. Bizim asistan odalarımız sadece beş dakika soluklanabildiğimiz bir yer.”
‘Yeni kuşak bunlara katlanmayacak‘
Geçen yıl 1400’ün üzerinde hekimin yurtdışına gidebilmek için TTB’den ‘iyi hal belgesi’ aldığını hatırlatan bir asistan hekim, yeni kuşakların farklı olduğunu, 36-40 saati bulan nöbetleri tutmak, meslek tanımında olmayan, angaryalarla uğraşmak istemediğini söyledi: “Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) dershanelerine, sınavlarına, sağlık bakanlığı ve üniversite kontejanlarının boş kalan kadrolarına bakın anlarsınız. İngilizce biliyoruz, farklı diller öğreniyoruz. Türkiye başka ülkelerin sağlık hizmeti, sağlık personeli ihtiyacını karşılıyor. Köprüden sonraki son çıkıştayız. Bundan sonra hiçbir hekimin, özellikle yeni gelenlerin Türkiye’de çalışmayı tercih edeceklerine ben inanmıyorum.”
‘Her ay ablamdan para istiyorum‘
Maaşların düşüklüğü asistan hekimlerin bir başka önemli sorunlarından. Genç hekimlerden biri, ayın 27’si olduğu halde ne nöbet ücreti ne de döner sermaye ek ödemesinin henüz yatırılmadığını söyledi ve ekledi: “Ben her ay ablamdan para istiyorum. Bu güvencesiz bir gelir kaynağı. Hastanenin gelirine bağlı bir şey. Ödenek olmadığını iddia ederek ya geç yatırıyorlar ya sonraki aya sarkıtıyorlar.”