Gerçekten de bir dinin kutsal kitabını yakmak nefret suçudur. Nefret suçu olan ve kişileri, etnik grupları veya ulusları birbirlerine düşürme sonucunu doğuran nefret suçları ifade özgürlüğüne girmez.
Son zamanlarda kimi Avrupa devletlerinin bu gerçeği dirençle görmezden gelmeleri cinayetlere varan olaylara yol açmış, buralardaki Müslüman kökenlilerin ve de diğer azınlıkların can ve mal güvenliğini büyük ölçüde tehlikeye atmıştır.
Böyle bir gelişmeye karşı ilgisiz kalmak suçtur. Ve böyle bir durumda tepkisiz kalan bir devletin NATO üyesi olması NATO’nun ilan edilmiş gayelerine de ters düşeceğinden Türkiye bu nedenle de İsveç’in NATO üyeliğine karşı çıkmalıdır.
Irkçı faşist Rasmus Paludan’ın azmettiricisi konumunda olan İsveç de nefret suçlusudur.
İsveç, Rasmus Paludan’ı Türkiye Büyükelçiliği önünde Kuran yakmaya özendirdiği için nefret suçuna ortak olmuştur. Olay, bir Türk kız öğrencinin staj isteminin, akademik ahlakla bağdaşmayacak bir utanmazlıkla reddedilmesine kadar vardığına göre, İsveç bu konuda ciddi tehdit altındadır.
İsveç Türkiye’den özür dilemelidir.