İşbaşında olan ve OHAL ile KHK uygulamalarıyla, şimdiye dek görülmemiş yetkiler kullanan iktidarın terör, daha doğrusu terörü bahane eden gerekçelerle yaptığı tasfiyeler, 12 Eylül döneminin 20 (yazıyla yirmi) katına varmış olduğuna göre, kimse iktidarın gücünün azlığından şikâyet etmekte haklı olamaz.
Durum böyle olunca, ister istemez 16 Nisan’da evet çıkması halinde terörün duracağı iddiaları 12 Eylül döneminde Kenan Evren’in yarattığı kuşku dolu soru işaretlerini getirmektedir akla. Kenan Evren ve yardakçıları 12 Eylül günü iktidara el koydukları zaman, terör bıçakla kesilmişçesine birden bitmişti. Bu durumu Kenan Bey’in, 12 Eylül ile daha önce sahip olmadığı yetkilerle donatılmış olmasına bağlamak da mümkün değildi. 12 Eylül’den önce de Kenan Bey sıkıyönetim yoluyla, ihtiyaç duyduğunu söylediği bütün yetkilere sahip olduğuna göre, neyin değiştiği sorusu kendiliğinden ortaya çıkmaktaydı.
Sakın değişen tek şey istediği yetkilere zaten sahip olan Kenan Bey’in, darbeden sonra, darbeden önce göstermediği olayları sona erdirmek iradesini göstermesi olmasındı?