Ağustos ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi üç açıdan önemli.
Her şeyden önce siyasi hayatımıza doğrudan seçilecek ve meşruiyet düzeyi yükselecek bir cumhurbaşkanı girecek (Yetkileri değişmese bile ağırlığı artacak yeni bir siyasi aktörden söz ediyoruz).
İkincisi, ufukta herhangi bir anayasa değişikliği görünmezken, Tayyip Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkmaya karar vermesi halinde, ‘koşan, terleyen cumhurbaşkanı’ ya da ‘yetkilerimi tam kullanırım’ gibi sözleri ile baskın siyasi kişiliği dikkate alınırsa Türkiye’nin fiili bir başkanlık sistemiyle tanışması ciddi bir ihtimal olacak.
Üçüncüsü, bu gelişmeler, hakim siyasi parti olarak AK Parti’nin eş başkanlık sistemiyle ya da güçlü ya da güçsüz başbakan modeliyle kendi içinde bir değişim yaşayacak.