Erdoğan’ın başarısı, arkasına almayı bildiği uluslararası popülizm, otoriterlik ve ulus-devletçi rüzgarlara bu düzenden hala bir hikaye üretebilmesi ve bu hikayeyi, bu hikayenin siyasetini toplumun bir kesimine anlatarak onları ikna edebilmesidir.
Maya yumruk sistemini, içe kapanma ve içeride tek tür olma kabusunu bir nimet gibi anlatan, fiili-simgesel, güç, başarı, gelecek fikri üzerine kurulu bu siyaset umarız uzun soluklu olmaz.
Erdoğan’ın gizli ajandası vardı ve bugünleri hedefliyordu diyenler de yanılıyor.
Bunu söyleyenlerin iddia ettiği gibi ajanda olsaydı, Türkiye bugün dini bir rejimle yönetiliyor olurdu. Oysa ülkeye, devletçi-milliyetçi kadim siyaset anlayışı hakim oldu. Dış rüzgarlar, iç çatışmalar Erdoğan’ı Talat Paşa çizgisine getirdi. Ama o da bir ajandanın değil bir sürecin, tarihsel belirleyenlerin baskısı sonucu oldu.
Balkan savaşı öncesi ve sonra Talat ile 2013 öncesi ve sonrası Erdoğan oldukça benzer bir tablo çizer.
Bu Talat daha muhafazakar…