6-7 Ekim olayları, zemini hazırlayan ya da olayları hızlandıran unsurlar neler olursa olsun, temel olarak, Kürt siyasi hareketinin ‘şiddeti siyasi araç olarak yeniden sahaya sürme stratejisi’ydi. Peki bu strateji Kürt hareketine ne kazandırdı? Dış bir gözle bakıldığında, Rojava konusundaki kararlılıklarını gösterme (ancak sadece gösterme) dışında hemen hiç bir şey. Kaldı ki bu kararlılığı göstermenin tek yolu şiddeti oyuna sürmek değildi. Milyonlara varan kitlelerle yapılacak mitingleri şüphesiz daha olumlu sonuçlar verirdi.
…Bu hadiseler, ister derin devletin eylemleri, ister kimi istihbarat teşkilatlarının oyunları, ister PKK-Hizbullah kavgasıyla bağlantılı olsun, sonuç aynıdır. Sonuç her anlamda siyasi alana şiddetin girdiğini, alan kavgası ve kaos tehlikesinin belirdiğini göstermektedir. Dahası Kürt siyasi hareketi açısından bakıldığında, sıkça söylediğimiz gibi, olaylar bu hareketin kontrolu altındaki alana yeni oyuncuların girmesine zemin hazırlamaktadır. Siyasi alanını ‘kurucu şiddet’ fikri üzerinden genişleten ve denetleyen Kürt siyasi hareketi bugün geldiği noktada ve barış süreciyle kazandığı enformel statü dikkate alınırsa, şiddet karşısında bu kez ‘kaybeden’ olmaya adaydır.