Çözüm sürecinde yaşanan ‘donma hali’, daha doğrusu ‘tarafların karşılıklı güvensizliklerine dayalı ilk aşama tıkanması’ olumsuz sonuçlarını veriyor. Barış sürecine ilişkin mevcut ‘ikili hali’ üreten diğer bir faktör de ‘mutabakat ve müzakerelerin muğlak kalması, yerinde sayması’dır. Bu açıdan gerek hükümetin gerek Kürt hareketinin önünde ciddi bir ‘paradoks’ bulunuyor.
Şimdi beklenen Öcalan’ın devreye girmesi ve gerginliğin aşağı çekilmesidir. Açıktır: Barış sürecinin önündeki iki tehlikeden birisi bu paradoks diğeri ise keyfilik, daha doğrusu süreçle ilgili tanımsızlıktır. Hükümetin bu iki tehlikeyi hızla bertaraf etmesi gerekir.
Bunun ilk adımı risk alarak, belki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra, Öcalan’ın hareket alanını genişletmek, dış dünyayla, Kürtlerle temasını sağlamak ve müzakareyi onunla yürütmektir. Bu gerçekleşirse tanım sorunu da önemli ölçüde hal yoluna girecektir.